18. Hukuk Dairesi 2015/8017 E. , 2015/8893 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, davalı ..."ın davacı ve ölü eşi ... çocuğu olan kaydının iptali ile gerçek anne ve babası ... nüfusuna tescili istenilmiştir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı ve eşinin çocuğu olmadığı halde ..."nin çocuğunu ... adı ile kendi çocukları olarak nüfusa tescil ettirdiğini iddia ederek, davalı ..."ın ... ve eşi ... nüfusundaki kaydının iptali ile ... ve ... oğlu olarak nüfusa tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece, davanın soybağının düzeltilmesine ilişkin olup, yargılamanın aile mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
Konunun anlaşılabilmesi için, öncelikle soybağı davaları ve nüfus kayıt düzeltim davaları üzerinde durulmasında yarar görülmüştür.
Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesi hükmü soybağının kurulmasına ilişkin genel esasları düzenlemiştir. Düzenleme uyarınca ana ile çocuk arasındaki soybağının doğum ile kurulacağı ifade edilmiştir (m. 282/1). Maddenin ikinci fıkrasında baba ile çocuk arasındaki soybağının babanın ana ile evlenmesi, babanın çocuğu tanıması veya hakim hükmüyle kurulacağı düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada ise kan bağına dayanan soybağının yanında, evlat edinme ilişkisi de evlatlık ile evlat edinen veya evlat edinenler arasında soybağını kuran bir yol olarak kabul edilmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 282. maddesinin birinci fıkrasına göre çocuk ile ana arasındaki soybağının kurulabilmesi için, çocuğun, ana olduğu iddia edilen kadın tarafından doğurulduğunun tespit edilmesi yeterlidir. Çocuğu doğuran kadının evli olup olmaması soybağının kurulması için önem taşımamaktadır.
Ana ile evliliğin; çocuk ile babası arasında soybağını kurabilmesi; hem evliliğin çocuğun doğumundan önce gerçekleşmiş olması, hem de ana babanın çocuğun doğumundan sonra evlenmeleri halinde mümkündür.
Evliliğin doğumdan önce gerçekleşmiş olması halinde; Türk Medeni Kanunun babalık karinesini düzenleyen 285.maddesi gereğince evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu karine olarak kabul edilmiştir. Bu karine uyarınca, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuk ile o evlilikte koca arasında soybağı kurulacaktır.
Babalık karinesinin çürütülmesi soybağının reddi ile mümkündür (TMK 286). Bu ise soybağının reddi davası ile sağlanabilir (TMK 286). Bunun dışında çocuk ile baba arasında kurulan soybağının ortadan kaldırılması imkanı bulunmamaktadır. Bir diğer deyişle asliye hukuk mahkemesinde açılacak kayıt düzeltme davası ile baba adının düzletilerek soybağının reddi imkanı bulunmamaktadır.
Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus şudur; soybağının reddi davası, babalık karinesinin kapsamında yer alan, dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soybağının ortadan kaldırılmasını sağlayan bir davadır. Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın, kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için, böyle bir durumda çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak dava, soybağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davasıdır (TMK m. 39). Örneğin kocanın eşi dışında bir başka kadın tarafından doğrulan çocuğu, eşinden doğmuş gibi nüfus kütüğüne kaydettirmesi ya da evliliğin sona ermesinden üçyüz gün geçtikten sonra doğan çocuğun üçyüz günlük süre içinde doğmuş gibi nüfusa kaydettirilmesi hallerinde durum böyledir.
Nüfus kayıt düzeltmesi davalarına gelince:
Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi, “nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davalarının konusunu oluşturur. “Kayıt düzeltilmesi”, aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının “düzeltilmesi” veya “değiştirilmesi” dir (Nüfus Yönetmeliği m.143).
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesine göre, kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak, olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar, nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir.
Dayanak belgelerindeki bilgilerin aile kütüklerine işlenmesi sırasında yapılmış bir maddî hata söz konusu değil ise aile kütüğünün herhangi bir kaydında düzeltme veya değişiklik ancak mahkeme kararı ile yapılabilecektir.
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35. maddesinde “kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez…” ibaresi yer aldığından, her hangi bir sınırlama olmaksızın nüfus kütüğünde mevcut her kaydın düzeltilmesinin istenebileceği kuşkusuzdur.
Önemle vurgulanmalıdır ki; zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.2.1998 gün ve 2-87/77 sayılı). Şu durumda; zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın açılabilen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada resmi kayıt ve belgelere başvurulabileceği gibi tanık da dinlenebilecektir. Buna karşılık, nüfus kütüklerindeki “doğru olmayan kayıtların” düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur (TKM 39. md, Nüfus Hizmetleri Kanunu 11.md).
İşte bu noktalarda, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır.
Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları dava açma süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu açıktır.
Somut olaya gelince;
Davacı vekili, davalı ..."ın ... ve ..."dan dünyaya gelmiş gibi kaydının yapıldığını, asıl ana-babasının ... ve ... olduğunu, bu nedenle davalı ..."ın ... ve Gülümser nüfus kaydından silinerek gerçek anne ve babası hanesine geçirilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... ile anne Bakiye arasındaki soybağı TMK nın 282. maddesine göre kurulmuştur. Çünkü, doğuran kadın anadır ve çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla kendiliğinden kurulur. Ancak, anne yönünden doğuran kadının kim olduğunun tespitine ilişkin dava gündeme gelebilir. Bu nedenle herhangi bir sebeple çocuğun kendisini doğuran kadının dışında bir başka kadının nüfus kütüğüne yazılmış olması, çocuk ile kadın arasında soybağı kurulduğu anlamına gelmeyecektir. Ancak, söz konusu yanlış kaydın düzeltilmesi, soybağı davaları ile değil açılacak kayıt düzeltme davası sonucunda gerçekleşecek (MK m.39) ve bu dava her türlü delil ile ispat edilebilecektir.
Gerçek annenin tespit edilmesi sonrasında ise babalık karinesine dayalı olarak babanın belirlenmesi mümkündür. TMK hükümlerine göre soybağının reddi davası ancak babalık karinesi kapsamında yer alan, dolayısıyla babalık karinesinden faydalanan çocukların soybağının ortadan kaldırılmasını ifade eden bir davadır. Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için böyle bir duruma çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığını tespitine yönelik olarak açılacak dava, soybağının reddi davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davasıdır.
Annenin gerçek anne olan ... olduğunun belirlenmesi halinde, babalık karinesi çerçevesinde davayı ... nüfus kaydına göre evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden itibaren üçyüz gün içinde doğmuş ise, bu durumda anne olarak ... belirlendiği anda, baba olarak da ..."nin belirlenmesi yasa gereği olacaktır. O halde yasa gereği baba belirlidir ve babanın da ... olduğunun kabul edilmesi zorunludur. Bu ise nüfus kaydının düzeltilmesi davası ile mümkündür.
Bu nedenle, davacı tarafından açılan davanın nüfus kayıt düzeltim davası olarak kabul edilmesi ve işin esası hakkında inceleme yapılması gerekirken, yasal olmayan gerekçeyle yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.