11. Ceza Dairesi 2015/8114 E. , 2017/2241 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
I- Dolandırıcılık suçundan ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın katılandan, 07.01.2012 tarihinde ve 22.01.2012 tarihinde, tamamlanan iki ayrı alış verişte sahte bonoyla mal aldığının iddia ve kabul edilmesi karşısında; eylemin zincirleme şekilde dolandırıcılık suçunu oluşturması gerektiği halde tek eylemden ceza verilmesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni sayılamamış, 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
II- Dolandırıcılık suçundan ..., ..., ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıklar ... ve ...in aşamalardaki tüm savunmalarında, kesinlikle olayla bir ilgilerinin bulunmadığını,...ve ..."in şirketle bir alakalarının olmadığını,..."nin savunmasında senetleri ...."ın talimatı ile verdiği beyanı dışında, sanıklar hakkında mahkumiyetlerine yeter delil olmadığı gözetilmeden, delillerin nelerden ibaret olduğu gösterilmeksizin her üç sanığın Serince şirketi ile irtibatları, olaya ne şekilde iştirak ettikleri, ve...yi azmettirdikleri araştırılmadan yetersiz gerekçe ve eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
III- Resmi belgede suçundan sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1- Sanıkların sahte olarak oluşturduğu suça konu senetleri katılana almış oldukları kombilere karşılık ciro ederek vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddia ve kabul edilen kamu davasında; suç tarihinde sanıklar ... ve ..."ın .... İnşaat ... .... şirketin ortakları oldukları, sanık ..."ın şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığı, sanıklar ... ve ..."in bu şirkette çalıştıkları, sanık ..."ın “bir inşaat iş yerinde hafriyat depo bekçisi olarak çalıştığını, bu iş yerinin .... olduğunu sonradan öğrendiğini, kendisinin şirket kurmadığını, adına ... tarafından şirket kurulduğunu sonradan öğrendiğini, gelen malları aldığına dair belge imzaladığını, başkaca sahte senet düzenlemediği”, sanık ..."in “ ... şirkette dört ay kadar çalıştığını, şirket sahibinin...bey olduğunu, malzeme satış işleri yaptığını, müştekileri tanımadığını, herhangi bir alışverişinin de olmadığı”, sanık ..."ın “diğer sanıkları tanımadığını, ... isimli bir arkadaşının sigorta işlemleri yaptıracağını söyleyerek bir yere götürdüğünü ve kimliğini aldığını, daha sonra bir yerde temizlik ve çay işlerine baktığını, bazı evraklara imza attığı” , sanık ..."nün “sanıklar ... ve ..."ın şirketinde çalıştığını, on iki adet kombi alınması için fiyat araştırması yaptığını, ..."ndan telefon edip fiyat aldığını, bu fiyatları muhasebeye bildirdiğini, fiyatlar uygun bulunduğu için alınsın denildiğinde ..."nun kombileri şirkete getirdiğini, muhasebeden senetleri alıp gittiğini, kendisinin senet düzenlemediği” savunmaları karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, sanıklar İbrahim ve...tarafından şirket faaliyetleriyle ilgili beyanname, fatura, şirkete ait bir belge düzenleyip düzenlemedikleri müdür veya ortak sıfatıyla şirketten bir maaş yada pay alıp almadıkları araştırılması gerekli görüldüğü takdirde tespit edilen belgelerde el yazısı ve imzaların sanıklara ait olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla saptanması, şirkete ait defter ve belgeler incelenerek suça konu senetlerin şirket kayıtlarına girip girmediği tespit edildikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik kovuşturma ile yetinilerek mahkumiyet kararı verilmesi, Kabule göre de;
2- 5237 sayılı TCK"nun 43. maddesine göre "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi" durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olup; aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı cihetle, sahte olarak düzenlenen senetlerin katılana farklı tarihlerde verildiği dikkate alındığında, sanığın eylemlerinin zincirleme biçimde işlenmiş tek suçu oluşturduğu, ancak sanığın güttüğü amaç ve saik, suç konusunun önemi, kastın yoğunluğu ve sahte belge sayısı dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Yargıtay İBK"nun 14.12.1992 tarih ve 1/5 ile Ceza Genel Kurulu’nun 24.03.1998 gün ve 54/106 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için, ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerektiği, aksi takdirde yasal unsurları taşımayan bir kambiyo senedinde sahtecilik yapılması halinde fiil, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, suç vasfının tayini amacıyla suça konu senet asılların duruşmaya getirtilerek incelenmesi, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak sağlanması bakımından da senet asıllarının dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan karar verilmesi, yasaya aykırı,
5- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ..."ın temyiz itirazları ile sanıklar ..., ... ve ..."nün müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.