14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/15578 Karar No: 2017/5942 Karar Tarihi: 11.09.2017
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/15578 Esas 2017/5942 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/15578 E. , 2017/5942 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.12.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.07.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Davacı, tarafların birlikte malik oldukları, 237, 358 ve 359 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü davalı ... temyiz etmiştir. Hükmün hangi hallerde tavzihinin istenebileceği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 305. inci maddesinde düzenlemiştir. Buna göre; hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir. Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez. Somut olayda; Mahkemece, davacının 07.09.2015 tarihli dilekçesi ile davalı ...’ın 07.09.2015 tarihli temyiz dilekçeleri üzerine dosyanın tekrar incelenmiş olduğu ve Mahkemenin 08.07.2015 tarih 2014/266 Esas 2015/152 Karar sayılı gerekçeli kararının hüküm kısmının 1 nolu bendinin “Davanın KABULÜ İLE, ... İli ... İlçesi ... Mahallesinde kain 358 ve 359 ile ...Mahallesinde kain 237 parsel sayılı taşınmazlardaki ortaklığın tüm yükümlülükleri ile birlikte satılarak giderilmesine” şeklinde belirtilmek suretiyle “Tavzihine” karar verilerek hükmün değiştirildiği görülmüştür. Ancak tavzih yolu bir kanun yolu değildir. Bu yüzden tavzihle önceden kurulan hüküm değiştirilemez, sadece kurulan hükmün anlamı açıklanır. Mahkemece karar verildikten sonra tavzih isteminin kabulü suretiyle “tavzih kararı” adı altında yeni bir hüküm kurulması mümkün olmadığından koşulları oluşmayan 07.09.2015 tarihli tavzih kararının kaldırılmasına karar verildi. İşin esasının incelenmesine geçildi. Davacı ... dosya kapsamına sunmuş olduğu, 16.03.2015 tarihli beyan dilekçesinde dava konusu... Köyündeki 358, 359 parsel sayılı taşınmazlar ile ... Köyündeki 257 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak talebinin devam ettiğini, dava dilekçesinde belirtmiş olduğu diğer taşınır ve taşınmaz mallara ilişkin talebinden şimdilik vazgeçtiğini belirtmiş, yine davacı 07.09.2015 tarihli dilekçesinde de,... Mah. 980 parseldeki ve ...Mah. 698 parseldeki taşınmaza ilişkin satış kararının hatalı olduğunu, şahsının belirtilen parsellerde taşınmazının olmadığını belirtmiştir. Usul hukukunda taleple bağlılık kuralı olarak nitelendirilen ve HMK.nın 26. maddesinde düzenlenen kural uyarınca hakim iki tarafın iddia ve savunmaları ile sınırlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye ilişkin hüküm kuramaz. Mahkemece bu kural bir yana bırakılarak, davanın kabulüne karar verilip dava konusu 257, 358 ve 359 parsel sayılı taşınmazlar ile birlikte dava konusu edilmeyen 698 ve 980 parsel sayılı taşınmazlar hakkında da hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı ...’ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.