11. Hukuk Dairesi 2016/1198 E. , 2017/632 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 05/10/2015 tarih ve 2013/97-2015/193 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.02.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin mali hak sahibi olduğu adlı eserin müvekkilinden izin alınmaksızın birebir aynısının 5846 sayılı Kanuna aykırı olarak davalı şirket tarafından çoğaltıldığını ileri sürerek, madde gereğince 10.000 TL tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili, ıslah dilekçesiyle talep sonucunu 72.277 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, dava konusu isimli esere ilişkin müvekkili şirket ile Dr. ... arasında telif sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu sözleşme ile elde ettiği haklar çerçevesinde eseri çoğalttığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı firmanın 2009 yılında bastırıp yayınladığı isimli kitabın davacıya ait 2006 baskı tarihli adlı kitabın birebir kopyası olduğu, ilim-edebiyat eseri niteliğindeki davacı eserinin intihal suretiyle kopyalanmasının davacının 5846 sayılı Kanunun 22 ve 23. maddelerindeki mali ( çoğaltma-yayma hakkı ) ve 14, 15 ve 16. maddelerindeki manevi haklarını ihlal ettiği, ihlal edilen eserden dolayı davacı tarafın 5846 sayılı Kanunun 68. maddesine göre 15.590,25 x 3 : 46.770,75 TL talep edebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, ceza mahkemesi kararı ile davalının tecavüzünün sabit olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2) Dava,68 maddesi uyarınca izinsiz çoğaltma ve yayma haklarının ihlali nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece alınan 14/04/2014 havale tarihli kök raporda maddi tazminat açısından 2009 tarihli faturada davalı adına 1521 adet basıldığı, davalı tarafından sunulan faturadaki 39,60TL nazara alınarak yapılan hesaplamada %20 oranında iskonto ./..
ve %50 oranında telif,vergi..vs düşülmek suretiyle tazminat miktarının 24.092,64 x 3 : 72.277,92 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 27.04.2015 tarihli ek raporda ise, davacı defterleri incelenmek suretiyle davaya konu eserin rayiç bedelinin 20,50TL olduğu belirtilerek %50 oranında telif,vergi..vs düşülmek suretiyle tazminat miktarının 15.590,25 x 3 : 46.770,75 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 27.04.2015 tarihli ek raporda ise, davacı defterleri incelenmek suretiyle davaya konu eserin rayiç bedelinin 20,50TL olduğu belirtilerek %50 oranında telif,vergi..vs düşülmek suretiyle tazminat miktarının 15.590,25 x 3 : 46.770,75 TL olduğu belirtilmiştir. Tarafların rapora itirazı üzerine mahkemece ek rapor alınmasına karar verilmiş, 12.08.2014 tarihli duruşma dışında alınan ara karar ile de bilirkişi heyetine mali müşavir eklenmek suretiyle davacı defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş olup, tarafların yokluğunda alınan bu ara karar davalıya tebliğ edilmemiştir. Bu itibarla mahkemece davalının yokluğunda alınan yeni ara kararla inceleme sonucu karar verilmesi doğru olmadığı gibi, bilirkişi raporları arasında oluşan çelişki giderilmeksizin ve tarafların rapora itirazları karşılanmaksızın hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Mahkemece,tarafların rapora itirazları karşılanmak ve raporlar arasındaki çelişki giderilmek suretiyle davacının mali hak sahibi olduğu dava konusu eserin gerçek satış değerinin belirlemesi için yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle ve eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:YukarIda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın taraflar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin herbir yandan alınarak yekdiğerine verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 07/02/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Mahkemece davacının eser üzerinde sahip olduğu mali haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle talep gibi 5846 sayılı Kanun"un 68. maddesi uyarınca üç kat telif tazminatına hükmedilmiş ise de; Kanun"un 68. maddesinin 1. fıkrasında eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltanların “bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını” isteyebileceği belirtilmiş olup, aynı kanunun 66/3 fıkrası gereğince mahkeme, mali haklara tecavüz halinde, “tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını” takdir etmek durumunda bulunduğundan, dava konusu olayda talep edilebilecek “en çok üç kat fazla” tazminatın tecavüzün şümulüne ve kusurun ağırlığına göre belirleme yetkisine sahiptir. 6098 sayılı TBK 51 maddesi de bu yetkiyi desteklemekte olup, mahkemenin bu hususları tartışmadan doğrudan belirlenen rayiç bedelin üç katına hükmetmesi isabetsizdir Anayasa Mahkemesi"nin konu ile ilgili 28.2.2013 gün 2012/133 Esas 2013/33 sayılı kararının gerekçesinde yer verilen -maddedeki “üç katı” ibaresi ile- “hak sahiplerinin dava yoluyla isteyebileceği bedele üst sınır getirildiği, hâkimin taleple bağlı olduğuna dair veya takdir yetkisine ilişkin olumsuz bir düzenleme içermediği, bu sınır içerisinde kalmak şartıyla hâkimin dosya içeriği ve talebi de gözeterek takdir yetkisi kullanacağının açık olduğu ve her dava konusu olayda tartışılması ve değerlendirmesi gerektiği” şeklindeki gerekçenin de muhalefet görüşü doğrultusunda bulunduğu ve hükmün bu nedenle de bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.