
Esas No: 2014/17749
Karar No: 2015/1941
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/17749 Esas 2015/1941 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ :05.12.2013
NUMARASI :Esas no:2012/237 Karar no:2013/472
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, boşanmaya ilişkin olup, aile hukukundan kaynaklanmaktadır. Aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlerde aile mahkemeleri görevlidir (4787 s. k. m. 4/1). Bu itibarla davaya "aile mahkemesi" sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus nazara alınmadan asliye hukuk mahkemesi olarak görülmesi usul ve yasaya aykırı ise de, karardan sonra yargı çevresinde müstakil aile mahkemesi kurulduğu ve 16.07.2014 tarihinde faaliyete geçtiği görülmektedir. Karar taraflarca temyiz edildiğine göre dava sonuçlanmamış hale gelmiştir. O halde, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi uyarınca davanın yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir, bozma sebebine göre diğer yönler incelenmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 16.02.2015 (Pzt.)
KARŞI OY YAZISI
Dava boşanmaya ilişkin olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun, üçüncü kısmı hariç, ikinci kitabından kaynaklanmakta ve 16.05.2012 tarihinde açılmıştır. Mahkemece, 05.12.2013 tarihinde davanın kabulüne karar verilerek tarafların boşanmasına karar verilmiştir. Karar tarihinden sonra 16.07.2014 tarihinde Bodrum"da Aile Mahkemesi kurulmuş ve faaliyet geçmiştir.
.../...
-2-
4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (md.118-395) kaynaklanan bütün davaların, aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerce bakılacağını; aynı Yasanın 2. maddesi de, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin asliye hukuk mahkemelerinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Dolayısı ile boşanma davalarına aile mahkemesi kurulan yerlerde bu özel düzenleme sebebiyle aile mahkemesi, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde ise asliye hukuk mahkemelerinde bakılacaktır.
Davanın açıldığı ve karar verildiği tarihte davanın görüldüğü yerde aile mahkemesi kurulmamıştır. Bu sebeple dava 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 2. maddesine uygun olarak bu Kanun hükümleri de uygulanarak görevli asliye hukuk mahkemesinde görülerek karara bağlanmıştır. Kanunda aile mahkemesi kurulmayan yerlerde boşanma davalarına “aile mahkemesi sıfatıyla” bakılacağına dair bir düzenleme yoktur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin 2/a fıkrasına göre gerekçeli kararda “hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğinin” gösterilmesi gerekmektedir. Dava 4787 sayılı Kanunun 2. maddesine göre görevli mahkemede görülüp sonuçlandırılmış, ancak Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinin 2/a fıkrasına aykırı olarak davaya hangi sıfatla bakıldığı hükümde gösterilmemiştir. Hükümdeki bu eksiklik mahallinde düzeltilebilecek bir usul hatası olup yeniden yargılama yapılmasını da gerektirecek nitelikte değildir. Karar görev yönünden bozulsa bile davanın görevli başka bir mahkemeye gönderilmesine karar verilemeyecek, dava aynı mahkemede bakılıp sonuçlandırılacak, gerekçeli kararın başlığına davaya “aile mahkemesi sıfatıyla” bakıldığı yazılacak, yani Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesindeki usul eksikliği giderilmiş olacaktır. Bu sebeplerle görevli asliye hukuk mahkemesinin bu davaya “aile mahkemesi sıfatıyla” baktığının karar başlığında gösterilmemiş olması usulü bir eksiklikten ibaret olup görevle bir ilgisi bulunmamaktadır. Öte yandan 07.11.1982 Tarihli ve 2709 Numaralı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3. maddesinde “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğu”, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde “Herkesin, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde sonuçlandırılmasını isteyebileceği,” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 30. maddesinde “Hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu” hüküm altına alınmıştır. Yukarıda belirtilen kurallar ilk derece mahkemeleri olduğu gibi Yargıtayı da bağlayıcı niteliktedir. Bu açıklamalar karşısında kararın görev yönünden bozulması eldeki dava için gereksiz gider yapılmasına ve davanın makul sürede sonuçlandırılmasına da engel olacak niteliktedir.
Sonuç olarak dava aile mahkemesi kurulmayan yerde, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 2. maddesine uygun olarak görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek hükme bağlanmıştır. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesine göre “Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir.” Dava aile mahkemesinin faaliyete geçmesinden önce sonuçlandırıldığına göre elde sonuçlanmamış bir dava veya iş de yoktur.
O halde hükmün bu sebeplerle de bozulmasına karar verilmez. Bu sebeple davanın görevli mahkemede bakılıp sonuçlandırıldığı kabul edilerek temyize yönelik inceleme yapılması gerektiğini düşündüğümü için sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.