12. Ceza Dairesi 2019/5493 E. , 2019/9050 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Hâkimliği
Karar Tarihi : 05/06/2018
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından şüpheliler Abdullah ve İlayda haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02.05.2018 tarihli, 2018/6984 soruşturma, 2018/4440 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Karşıyaka 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05.06.2018 tarihli ve 2018/1338 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, müştekinin avukat sıfatı ile müvekkili hakkında şüphelilerle ayrı zamanlarda yaptığı görüşmeler sırasında konuşmalarının izinsiz olarak kayda alındığı gerekçesi ile özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği ve aleni olmayan konuşmalarının kayda alındığından bahisle şüpheliler hakkında şikayette bulunması üzerine, müştekinin hakkında rüşvete aracılık etmek suçundan Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinde derdest yargılama olduğu, bağlantılı olan davada müştekinin iddia ettiği suçların saptanması halinde ilgili mahkeme tarafından gerek görüldüğü takdirde ihbarda bulunulabileceğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığna dair karar verilmiş ise de, somut olayda müştekinin şüphelilerden İlayda’nın babasının 15 yıldır avukatlığını yaptığı, anılan şüphelinin babasının devam eden soruşturması nedeniyle tutuklanması üzerine herhangi bir vekalet sözleşmesi yapmadan dosyasını takip etmeye başladığı, şüpheli İlayda’nın babası hakkındaki dosya ile ilgili görüşmek istemesi üzerine müştekiyi ofisine çağırdığı, görüşme sırasında diğer şüpheli ve aynı zamanda iş ortağı Abdullah’ın da orada bulunduğu, şüphelilerin görüşme sırasında müştekinin konuşmalarını kayda aldıkları, müştekinin vekilliğini yaptığı kişi hakkında Menemen Emniyet Müdürlüğünü önünde şüpheliler ile yaptığı görüşme sırasında da konuşmalarının kayda alındığı, müştekinin bilgisi ve rızası dışında alınan ses kayıtları sonucu şüphelilerin eylemlerinin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 133 ve 134. maddeleri kapsamında düzenlenen kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydedilmesi ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturup oluşturmayacağı hususunda delillerin takdir ve değerlendirilmesinin mahkemesine ait olduğu cihetle, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 10.05.2019 tarihli ve 94660652-105-35-17320-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.05.2019 tarihli ve 2019/52818 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve soruşturma evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İncelenen dosyada, şüpheli İlayda’nın babası ve diğer şüpheli Abdullah’ın da ortağı olan Ertuğrul isimli şahsın, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında, evinde arama yapıldığı ve gözaltına alındığı sırada, avukat olarak vekilliğini üstlenen şikayetçi Özer ile şüpheliler arasında geçen ve gizlice kaydedilen ses kayıtlarının, şüpheli İlayda tarafından, şikayetçi Özer’in, babasının serbest bırakılması için emniyette komiser yardımcısı olarak görev yapan Ali’ye verilmek üzere önce 1.500,00 TL, daha sonra, 10.000,00 TL, en son 350.000,00 TL para istediğine dair iddialarına delil olarak 09.10.2017 tarihli şikayet dilekçesi ile birlikte Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığına sunulmasının ardından başlatılan adli soruşturma sonunda, adı geçen komiser yardımcısı hakkında rüşvet almak ve şikayetçi Özer hakkında da rüşvete aracılık etmek suçundan dava açılıp, anılan davanın Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/584 esasına kayden görüldüğü esnada, şikayetçi Özer’in, şüphelilerin 07.10.2017 tarihinde Çiğli’deki ofislerine çağırdıklarında ve ertesi gün Emniyet Müdürlüğü önünde buluştuklarında, vekalet ücreti ödememek için kendisine kumpas kurup, aleni olmayan konuşmalarını rızasına aykırı şekilde gizlice kaydetmelerinden dolayı TCK’nın 133. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile aynı Kanun’un 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işledikleri iddiasıyla ses kayıtlarının çözümüne ilişkin kolluk görevlilerince hazırlanan tutanakların ve bilirkişi raporunun fotokopileriyle beraber İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına 13.04.2018 havale tarihli şikayet dilekçesini vermesini ve dilekçenin 16.04.2018 tarihinde Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini müteakip, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca, sadece Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/584 esas sayılı dava dosyasına dayanak teşkil eden 07.11.2017 tarihli iddianeme örneği dosyaya konulup, “...Müşteki hakkında rüşvete aracılık etmek suçundan Başsavcılığımızın 2017/16131 sayılı soruşturmasında idianame düzenlenerek, Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/584 esas sayılı dosyasında yargılandığı, Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/584 esas sayılı dosyasının halen derdest olup, karara bağlandığı aşamada, müştekinin iddia ettiği suçların saptanması halinde ilgili mahkeme tarafından gerek görüldüğünde Başsavcılığımıza ihbarda bulunulacağı...” gerekçesiyle 02.05.2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Öncelikle Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/584 esasına kayıtlı dava dosyasının onaylı bir örneği temin edilip incelenerek, gerektiğinde şikayetçinin ve şüphelilerin beyanları alınarak, TCK’nın 133. maddesindeki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması ile aynı Kanunun 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarının TCK’nın 139/1. madde ve fıkrası uyarınca soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete tabi olması nedeniyle şikayetçinin şüpheliler tarafından kaydedildiğini iddia ettiği ettiği ses kayıtlarının varlığını hangi tarihte öğrendiği, fiilleri ve failini ya da faillerini öğrendiği tarihten itibaren TCK"nın 73/1. madde ve fıkrasında öngörülen 6 aylık sürede şikayetçi olup olmadığı tespit edilip, toplanacak delillere göre, kaydın kim ya da kimler tarafından nasıl yapıldığı, kaydedilen konuşmaların kimler arasında geçtiği, içeriği, kayda alınan konuşmaların özel bir gayret gösterilmeksizin başkaları tarafından da duyulabilen aleni konuşmalar olup olmadığı, şikayetçinin özel yaşam alanına ilişkin herhangi bir konuşmasının kaydedilip kaydedilmediği, kayıtların üçüncü kişi ya da kişilerle paylaşılıp paylaşılmadığı, şüphelilerin hukuka aykırı hareket etme bilinciyle davranıp davranmadığı değerlendirilerek, şüpheli İlayda ya da şüpheliler İlayda ve Abdullah hakkında kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunduğu sonucuna varılması ve şikayetin süresinde olduğunun belirlenmesi halinde, 5560 sayılı Kanunun 24. maddesi ile değişik CMK"nın 253/1-a madde, fıkra ve bendi gereğince uzlaşma kapsamında olan suçlardan dolayı CMK"nın 253. maddesi uyarınca şikayetçi ile şüpheliler arasında uzlaştırma işlemleri gerçekleştirildikten sonra, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik soruşturmaya ve yasal olmayan yetersiz gerekçeye dayalı olarak Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca 02.05.2018 tarihli, 2018/6984 soruşturma, 2018/4440 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği anlaşıldığından, anılan karara karşı yapılan itirazın belirtilen şekilde inceleme yapılmasından sonra sonuçlandırılması yerine reddine ilişkin mercii Karşıyaka 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05.06.2018 tarihli ve 2018/1338 değişik iş sayılı kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen ihbarnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Karşıyaka 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05.06.2018 tarihli ve 2018/1338 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde Sulh Ceza Hâkimliğince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.