Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/7255
Karar No: 2018/536
Karar Tarihi: 22.01.2018

Hakaret - Görevi yaptırmamak için direnme - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/7255 Esas 2018/536 Karar Sayılı İlamı

 

 

18. Ceza Dairesi         2017/7255 E.  ,  2018/536 K.

  •  


"İçtihat Metni"

Hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın mahkumiyetine dair Foça Asliye Ceza Mahkemesi"nce verilen 07/02/2014 tarih ve 2013/253 esas, 2014/82 karar sayılı hükmün, sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 02/10/2017 tarih ve 2015/38600 esas, 2017/10053 karar sayılı kararıyla;
Sanığa mernis adresi üzerinden yapılan tebliğde kullanılan adresin sanığın mahkemeye bildirdiği adres olması nedeniyle Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesindeki usullere göre kararın tebliği yoluna gidilmesi ve mümkün olmaması halinde de öncelikle Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesinde belirtilen şekilde kararın tebliği yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden doğrudan aynı kanun maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tebliğde bulunulmasının usulsüz olduğu ve bu itibarla sanığın 09/04/2014 tarihli temyizinin süresinde olduğunun kabülüyle yapılan incelemede;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak:
1. Sanığın, aracını bağlamak isteyen katılan polis memuruna hitaben "sen kim oluyorsun da benim aracımı bağlıyorsun bu arabayı bağlayacak adamın am..na korum” şeklindeki tehdit içeren sözlerini, görevli polis memurunun işlem yapmasına engel olmak için söylediği, sözlerde katılana yöneltilmiş bir hakaret bulunmadığı, eylemin bütün halinde görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıyla hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından ayrı ayrı mahkûmiyet kararı verilmesi,
2. 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106/1. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet Savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ...."nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
I- İtiraz Nedenleri
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/05/2016 tarih ve 4-2014/82338 sayılı yazısı ile;
İtiraza konu uyuşmazlık görevli polis memura olan katılanın, sanığa ait aracını eksik belgeler sebebi ile bağlamak istemesi üzerine, sanığın katılana hitaben “sen kim oluyorsun da benim aracımı bağlıyorsun, bu arabayı bağlayacak adamın a… korum, sen şu sicilini ver bana sana göstereyim seni buradan sürdüreceğim” şeklinde sözlerle karşı çıkması şeklinde gerçekleşen eylemlerin ayrı ayrı görevliye hakaret ve görevli memura etkin direnme suçunu yada eylemlerin bir kül halinde, yalnızca görevli memura etkin direnme suçunu oluşturup oluşturmadığına yöneliktir.
5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı birinci bölümünde, “Görevini Yaptırmamak İçin Direnme ” başlığı ile düzenlenen 265. maddesi
“(1) Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit kullanan kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun yargı görevi yapan kişilere karşı işlenmesi hâlinde, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.
(4) Suçun, silâhla ya da var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır” şeklindedir.
Hakaret suçunu oluşturacak eylemler bu suçun içine alınmadığından, suçun işlenmesi sırasında görevlilere hakaret edilmesi durumunda fail ayrıca kamu görevlisine hakaret suçundan da cezalandırılacaktır. Seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenen bu suçun oluşabilmesi için; kamu görevlisine, yerine getirdiği görevini yaptırmamak amacıyla cebir veya tehdit veyahut her ikisinin birden kullanılması gerekir.
Bu suçla korunan hukuki yarar, kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup, bu suçta, kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesi dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. 765 sayılı TCK’nın yürürlüğü sırasında Ceza Genel Kurulunun 26.11.2002 gün ve 279-406 sayılı kararında; “Bu suç ile korunan hukuki yarar, kamu idaresi organlarının görevlerini herhangi bir engelleme ile karşılaşmadan yapmasını sağlamak suretiyle kamu idaresinde sürekliliği güvence altına almaktır” denilmek suretiyle bu husus vurgulanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır.
Bunun dışında 5237 sayılı TCK’nın “Hakaret” başlıklı 125. maddesinde;
(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan
değerlerden bahisle, İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır” hükmü yer almaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında hakaret suçunun temel şekli, üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise nitelikli halleri düzenlenmiş olup, madde gerekçesinde de; “Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır” şeklinde açıklama yapılmıştır. Buna göre, suçun konusu kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, somut bir fiil veya olgu isnat etme ya da sövme suretiyle kişilerin onur, şeref ve saygınlığına saldırma eylemi hakaret suçunu oluşturacaktır.
Ceza Genel Kurulu’nun 31.10.2012 gün ve 850-1828, 26.06.2012 gün ve 419-247, 27.10.2009 gün ve 196-248, 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, 765 sayılı Türk Ceza Kanundaki hakaret ve sövme suçu ayrımı kaldırılmıştır. Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olduğundan bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bu açıklamalar çerçevesinde, maddi olayda, katılan ...’ın Foça ilçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Büro Amirliğinde görevli polis memuru olduğu, olay günü görevi gereği sanık ...’nin aracını eksik belgeler sebebi ile bağlamak istemesi üzerine sanım ..."nin, katılan ..."a hitaben “sen kim oluyorsun da benim aracımı bağlıyorsun, bu arabayı bağlayacak adamın a… korum, sen şu sicilini ver bana sana göstereyim seni buradan sürdüreceğim” şeklinde sözler sarf ederek gerçekleşen olayda, sanığın eyleminin iki ayrı suç oluşturduğu, sanığın " bu arabayı bağlayacak adamın a.. korum g.. yiyorsa aracı bağlarsın" şeklindeki sözlerinin suç tutanağında yer aldığı ve eylemin, görevli memura hakaret suçunu oluşturduğunda herhangi bir kuşku bulunmamaktadır. Bunun sonrasında suç tutanağında belirtildiği üzere, sanık ..."nin taşkınlığına devam ederek " şu sicilini ver bana sana göstereyim seni buradan sürdüreceğim” diyerek tehditte bulunduğu ve sanığın görevli memura etkin direnmede bulunarak aracının bağlanmasına karşı çıktığı ve eyleminin TCK 265/1. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu ve sanığın her iki suçtan cezalandırılması gerektiği kabul edilmelidir.
Yüksek Dairece, bir nolu bozma kararında yazılı sanık hakkında eylemin, bütün halinde görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıyla hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından ayrı ayrı mahkûmiyet kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulmasına ilişkin karar verilmesi, hukuka aykırı niteliktedir.
Bilindiği üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, genel kurallarında birisi de "ne kadar fiil varsa o kadar suç ve ne kadar suç varsa o kadar ceza vardır" ilkesidir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununda ise, her eyleme ayrı ayrı ceza verilmesi yerine, birbiriyle bağlantılı eylemlerin tek ceza verilerek bu cezanın artırılması ilkesini benimsemiştir. bu konuda, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21/09/1992 tarih ve 4/205-228 sayılı ilamında, sanık görevli memurlara karşı direnmenin, ciddi olduğunu göstermek ve elverişliliğini sağlamak amacıyla ayrıca sinkaflı sözlerle hakarette bulunduğu ve sanığın görevlilere karşı mukavemette bulunarak direnme kastıyla hakaret ettiği ve bu amacına uluşmak için küfrettiği ve sanığın eyleminin kül halinde görevli memura etkin direnme suçunu oluşturduğu şeklindeki kabulün, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun genel konseptine uygun olduğu, ancak 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren, 5237 sayılı TCK kabul edilen "ne kadar fiil varsa o kadar suç ve ne kadar suç varsa o kadar ceza vardır" genel ilkelerine aykırı bulunduğu, tartışmasızdır.
Kabule görede, Yüksek Dairece verilin bir nolu bozma kararında, sanığın katılana hitaben “sen kim oluyorsun da benim aracımı bağlıyorsun, bu arabayı bağlayacak adamın a… korum, sen şu sicilini ver bana sana göstereyim seni buradan sürdüreceğim” şeklinde sözlerle tehdit ve hakarette bulunmasının, hakaret suçunu oluşturmadığını ve sanığın eyleminin bir kül halinde görevli memura etkin direnme suçunu oluşturduğuna yönelik kabulünün dairenin genel uygulamalarına aykırılık oluşturduğu tartışmasızdır, bu duruma ilişkin örnek karar vermek gerekirse;
Yargıtay 18 Ceza Dairesinin 06/02/2017 tarih ve 2015/21305 Esas ve 2017/1150 Karar sayılı ilamında da görüldüğü üzere, sanığın görevli polis memurlarını şikâyet edeceğine ve görevlerinden sürdüreceğine, yönelik olarak bu sözleri söylemiş olduğu, sanığın polis memurlarının görev yerini değiştirme konusunda herhangi bir yetki ve gücü bulunmayıp, anılan sözlerinin tartışmanın bütünü ve söylendiği bağlam içinde değerlendirildiğinde tehdit niteliğinde olmadığı ve görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturmadığının gözetilmemesi,
Yargıtay 18 Ceza Dairesinin 27/03/2017 tarih ve 2015/21599 Esas ve 2017/3308 Karar sayılı ilamında, polis memuru Ayhan Solo ya hitaben “ sicil numaranı ver, seninle görüşeceğiz, sin sürdüreceğim” şeklindeki sözlerinin bir bütün halinde şikayet hakkının kullanılmasına yönelik beyan niteliğinde olmasına karşın, tehdit kullanmak suretiyle görevi yaptırmamak için direnme eyleminin gerçekleşmediği gözetilmeden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulmasına karar verildiği,
Yüksek Dairenin, bu nitelikte benzer pek çok kararı bulunduğu ve genel uygulamanın bu şekilde olduğu ve etkin direnme suçunda tehdit öğesinin oluşmadığına ilişkindir.
Yukarıda açıklanan ve Yüksek Dairenin kararları çerçevesinde, Foça Asliye Ceza Mahkemesinin, 07/04/2014 tarih ve 2013/253 Esas ve 2014/82 Karar sayılı ilamıda, görevli memura etkin direnme suçunda tehdit öğesinin ne şekilde oluştuğunun karar yerinde tartışılmadan, Yüksek dairece yerel mahkeme kararının, sanığın eylemin bütün halinde görevi yaptırmamak için direnme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıyla hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından ayrı ayrı mahkûmiyet kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulmasına ilişkin, Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 02/10/2017 gün ve 2015/38600 Esas, 2017/10053 Karar sayılı bir nolu bozma kararının kaldırılması istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.
Sonuç ve İstem : Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 02/10/2017 gün ve 2015/38600 Esas, 2017/10053 Karar sayılı bir nolu bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Foça Asliye Ceza Mahkemesinin, 07/04/2014 tarih ve 2013/253 Esas ve 2014/82 Karar sayılı kararının yukarıda açıklanan ve diğer nedenler kapsamında BOZULMASINA,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi, itirazen arz ve talep olunur.” denilerek, itirazda bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- İtirazın Kapsamı
İtiraz, sanığın katılan polis memuru olan katılana yönelik “sen kim oluyorsun da benim aracımı bağlıyorsun bu arabayı bağlayacak adamın am..na korum” şeklindeki sözlerinin bir bütün olarak görevi yaptırmamak için direnme suçuna mı yoksa hem görevi yaptırmamak için direnme hemde hakaret suçlarına vücut vereceğine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme
A. Dosyanın incelenmesinde;
Sanığın, eksik evrak nedeni ile aracı ile ilgili idari işlem yapmak isteyen katılan ....İlçe Emniyet Müdürlüğünde görevli trafik polis memuruna yönelik “sen kim oluyorsun da benim aracımı bağlıyorsun, bu arabayı bağlayacak adamın a… korum, sen şu sicilini ver bana sana göstereyim seni buradan sürdüreceğim” şeklindeki ifadeleri nedeni ile sanık hakkında Foça Cumhuriyet Başsavcılığınca TCK"nın 106/1-2, 125/1-3-a maddelerinin uygulanması istemli düzenlenen iddianame ile kamu davası açıldığı, Foça Sulh Ceza Mahkemesince 25/04/2013 tarihinde sanık hakkında atılı suçun TCK"nın 265/1, 125/1-3-a-4 maddelerinin uygulanma ihtimaline binaen görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Foça Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği, Foça Asliye Ceza Mahkemesince 07/02/2014 tarihinde yapılan yargılama sonunda sanığın kamu görevlisine hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulduğu, mahkumiyet hükmünü sanığın temyiz etmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 2014/272384 sayılı, 24/10/2015 tarihli tebliğnamesi ile temyiz süresi yönünden temyizin reddi yönünde görüş bildirdiği, Dairemizin yukarıda ayrıntıları ile belirtilen kararı ile de hükmün bozulmasına karar verildiği görülmüştür.
B. Olayın Değerlendirilmesinde;
5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 265. maddesinde görevi yaptırmamak için direnme suçu, 125. maddesinde hakaret suçu ve 106. maddesinde tehdit suçu ve 108. maddesinde de cebir suçu düzenlenmiştir. Görevi yaptırmamak için direnme suçu, aslında başlı başına düzenleme altına alınan cebir ve/veya tehdit suçlarının kamu görevlisine karşı görevi nedeni ile işlenmesi durumunda oluşabilen bir suç türüdür. Cebir ve/veya tehdit suçlarının kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi halinde artık cebir ve/veya tehdit suçlarından değil de görevi yaptırmamak için direnme suçundan hüküm kurulacaktır. Dolayısı ile bu suç bağlı hareketli mürekkep bir suçtur.
TCK"nın 106/1. maddesinde: “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” denilmek sureti ile tehdit suçunun yaşama hakkına, vücut bütünlüğüne veya cinsel dokunulmazlığa yönelebileceği belirtilmiştir. Burada tehdit suçu ile hakaret suçunun ayrımının belirlenmesi gerekmektedir. Fail tarafından tehdit ifadesi olarak kullanılan söz özünde TCK"nın 125. maddesinde belirtilen bir sövme ifadesi de olabilir. Önemli olan bu ifadenin cinsel dokunulmazlığına yönelik bir tehdit ifadesi olup olmadığıdır. Bu ifadenin cinsel dokunulmazlığa yönelik tehdit ifadesi mi yoksa sövme ifadesi mi olduğunun ayırımı olayın özellikleri, fail ve mağdurun konumu, suçun işlendiği yer ve işlenme şekli ile ifadelerin öncesinde ve sonrasındaki ifadelerden anlaşılabilecektir.
Buna göre dosya kapsamında sanığın katılana yönelik; “bu arabayı bağlayacak adamın a.. korum” şeklindeki ifadenin; söylendiği yer, yöneldiği mağdur, olayın kapsamı, öncesi ve sonrasındaki ifadelerden katılanın cinsel dokunulmazlığına yönelik tehdit mahiyetinde olduğu, dolayısı ile eylemin de bir bütün olarak görevi yaptırmamak için direnme suçuna vücut verdiği anlaşılmaktadır.
IV- Karar
Dairemizin 02/10/2017 tarih ve 2015/38600 esas, 2017/10053 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 22/01/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







 

 

 

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi