8. Hukuk Dairesi 2020/3391 E. , 2021/738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, konusuz kalan davanın esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, müvekkili şirkete ait iş yerinde haciz yapıldığını, borçlu şirket ile müvekkili şirket arasında organik bağ bulunmadığını belirterek, istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava ermiştir.
Davalı alacaklı vekili, haciz mahallinde borçlu şirkete ait belgelerin bulunduğunu, borçlu ve davacının aynı adreste faaliyette bulunduklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11.6.2013 tarihli ve 2012/ 3251 Esas, 2013/ 8880 Karar sayılı ilamı ile; haciz adresi girişinde borçluya ait tabelanın görüldüğü, içeri girildiğinde borçlu şirket temsilcisinin kasada otururken icra memurlarını görünce mahalli terk etmeye çalıştığı,evrak araştırmasında borçlu şirkete ait belgeler bulunduğu,davacı şirket temsilcisi ve borçlu şirket temsilcisinin baba-oğul oldukları, davacı üçüncü kişi şirketin borçlu adresinde kurulduğu ve şirket temsilcisinin bu sırada 16 yaşında olduğu, davacı tarafından sunulan faturaların borcun doğumundan sonraki tarihleri taşıdıkları,davacı ve borçlu şirketlerin iç içe birlikte faaliyette bulundukları anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle karar bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.Kararın davacı üçüncü kişi tarafından temyizi üzerine Dairemizin 14.9.2017 tarihli, 2015/8305 Esas, 2017/10823 Karar sayılı ilamı ile; davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davalı alacaklı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün düzelterek onanmasına karar verilmiş, davacı üçüncü kişi vekili ile borçlunun karar düzeltme isteğinde bulunması üzerine, Dairemizin 11.6.2019 tarihli ve 2018/350 Esas, 2019/ 5682 Karar sayılı ilamı ile; davacı üçüncü kişi vekilinin sunduğu dilekçelere göre dava konusu takiplerdeki borcun, temyiz tarihinden sonra ödendiği, hacizlerin kaldırıldığı anlaşıldığından, Mahkemece konusuz kalan davaya ilişkin, karar verilmesine yer olmadığına, davanın açılmasındaki haklılık durumuna göre, vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak takip konusu borcun ödenmesi nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı aleyhine vekalet ücreti, yargılama gideri ve tazminata karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
1.Yargıtay ilamında belirtilen bozma sebepleri çerçevesinde işlem yapılarak karar verilmiş, bozma ile kesinleşen hususların yeniden temyiz sebebi yapılmasına usul hükümleri elvermemiş bulunmasına ve temyiz edilen kararda yazılı gerekçelere göre davacı üçüncü kişi vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine;
2. Davacı üçüncü kişinin tazminat talebine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK"nin 97/13. maddesi, "İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa, alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur."" hükmünü taşımaktadır.
Anılan hükümden de anlaşılacağı üzere, üçüncü kişinin açtığı istihkak davası nedeniyle alacaklı yararına İİK’nin 97. maddesinin 13. fıkrasında öngörülen tazminata hükmedilebilmesi için ilk şart, istihkak davasının reddine karar verilmiş olmasıdır.
İstihkak davası açıldıktan sonra takipten feragat, takibin iptali, haczin kaldırılması ve temyize konu olayda olduğu gibi, borcun ödenmesi vb durumlarda davanın konusu kalmayacağından konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir. Bu durumda da davanın esası hakkında bir karar verilmediğinden, alacaklı yararına tazminata hükmedilemez.
Bu bilgiler ışığında, davanın esası hakkında karar verilmemiş olmasına rağmen, Mahkemece davacı üçüncü kişi aleyhine tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK"nin geçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"un 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenler ile davacı üçüncü kişi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan " ... 4. İcra Müdürlüğünün 2008/27640 Esas, 2008/27641 Esas ve 2008/27642 Esas sayılı dosyaları ile ... 3. İcra müdürlüğünün 2008/15050 Esas sayılı dosyalarının asıl alacak miktarları üzerinden her bir dosya için ayrı ayrı tazminatın davacıdan alınarak davalı alacaklıya ödenmesine" cümlesinin hükümden çıkarılmasına, hükmün düzeltilen bu şekilde ONANMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
R.A