11. Hukuk Dairesi 2016/790 E. , 2017/619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/04/2015 tarih ve 2013/579-2015/195 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine faturaya dayalı takip başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, müvekkilinin hesaplarına haciz konulması üzerine takipden tesadüfen haberdar olduğunu, müvekkilinin takip konusu faturaya dayalı olarak davalı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında bir ilişkinin de olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, davacı defterlerine göre davalıya borçlu olmadığı ve aralarında herhangi bir ticari irtibat bulunmadığı, davalı defterlerinde ise, davacının davalıya 3.186,00 TL borçlu olduğunun görüldüğü, bu kapsamda tanık beyanları dikkate alındığında, davalı firmada şoförlük yapan tanıkların beyanlarından davalının nakliye firması olduğu, nakliye firmasında şoför olarak çalıştıkları, davacı firmaya ait meyve sularını ... ve ..."dan yükleyerek ..."a götürdükleri, davalı tarafından sunulan ve tanık ... tarafından imzalanan taşıma irsaliyelerinde yapılan nakliye işinin açıkça görüldüğü ayrıca, davaya konu icra dosyasında verilen tedbir kararı ile takibin durduğu gerekçesiyle, davanın reddi ile takip konusu 3.186,00 TL asıl alacağın %20"si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, taşıma ücretine dayalı faturanın tahsili için başlatılan takip dolayısıyla borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, 4721 sayılı TMK"nın 6. maddesi uyarınca kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran; iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin varlığını kanıtlamak durumundadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 18/02/2015 tarih, 2013/19-1362 E-2015/826 K. sayılı, 20/04/2016 tarih, 2014/13-856 E-2016/523 K.)
Somut olayda, davalı alacaklı tarafça faturaya dayalı icra takibi başlatılmış ise de, tek taraflı olarak fatura düzenlenip, ticari defterlere kaydedilmesi akdi ilişkinin varlığını ispata yeterli değildir. Zira, dosya kapsamı itibariyle anılan faturanın davacıya tebliğ edildiğine dair bir belge bulunmadığı gibi, taraf ticari defterlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesi neticesinde takip konusu faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı da tespit edilmiştir. Ayrıca, ancak akdi ilişkinin ispatı halinde mal teslimi hususunda tanık dinlenebileceğinden, akdi ilişki, uyuşmazlık kapsamında ise, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin varlığının tanık delili ile ispatı mümkün olmayıp, 6100 sayılı HMK"nın 200. maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanması gerekmektedir. Bu itibarla, mahkemece anılan hususlar nazara alınmaksızın hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenelerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 07.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.