1. Hukuk Dairesi 2014/20588 E. , 2017/1312 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacı maliki olduğu 1747 parsel üzerine davalı tarafından imar mevzuatına aykırı şekilde sahil kenarında kaçak olarak inşa edilen 150 m2"lik dükkanın yıkılarak taşınmazın eski hale getirilmesine ve elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazın eski haline getirildiğini, dava konusu dükkanın aslında 150 m2 değil ortalama 20 m2 civarında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının davalı tarafından inşa edildiği ve kullanıldığının subut bulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere mülkiyet hakkı Anayasa"nın 35. maddesi ile koruma altına alınmış olup bu husus TMK"nın 683 maddesinde ""Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir"" şeklinde düzenlenmiştir.
Öte yandan elatma haksız eylem olup, elatmanın önlenmesi davaları da haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişiler aleyhine açılabilir.
Davalı, 2004 yılında dava konusu yeri kiraladığını, iki sene kullandığını, yangın çıktığı için kira sözleşmesi sona ermeden önce dava konusu yerden ayrıldığını, buna ilişkin dilekçeyi ... Belediyesine verdiğini, 2006 yılından beri bu yeri kullanmadığını bildirmiştir.
Toplanan delillerden; 1747 parsel sayılı taşınmazın ilave uygulama imar planı sınırları içerisinde "Bölge Parkı" olarak gosterilen alanda kaldığı, bölgede konut imarı olmaması sebebi ile yapı ruhsatı verilmediği, taşınmaz üzerinde bulunan yapıların 15.07.2004 tarihinde ... Koyü Muhtarlığı tarafından dava dışı ...’na yaptırıldığı ve 5 yıl süre ile ilgili kişilere kiralandığı, bu kapsamda davalı ile ... Köyü muhtarlığı arasında 15.07.2004 başlangıç tarihli yıllık 1.000.000.TL kira bedelli 3 no"lu dükkana ilişkin 5 yıllık kira sözleşmesi imzalandığı, keşif tarihinde zeminde 150m2 beton bulunduğu, dava konusu edilen kısımdaki yapının sökülmüş olduğunun tespit edildiği, dava dilekçesine ekli 25.01.2013 tarihli kolluk tutanağında taşınmaz üzerindeki 4 adet baraka vasfındaki dükkanın dava dışı ... tarafından kullanıldığının belirtildiği, davalının dava konusu yeri 2004 yılında kiralayıp, 2 sene kullandığı ve yangın nedeniyle sözleşme sona ermeden taşınmazdan ayrıldığı, bu durumu ... Belediyesine verdiği, 2006 yılından bu yana da söz konusu yeri kullanmadığı yönünde savunma getirdiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 190. ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 6. maddeleri gereğince herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olaya yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca bakıldığında; davacı Hazine, zemindeki betonun davalı tarafından yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmış ise de, iddianın kanıtlandığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca; davanın reddine karar vermek gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşerek yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Davalının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.