11. Hukuk Dairesi 2019/2320 E. , 2020/295 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ...6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15/05/2018 tarih ve 2017/949 E.- 2018/519 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair ...Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi"nce verilen 28/03/2019 tarih ve 2018/2129 E.- 2019/445 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; dört ortaklı olan müvekkili şirketin iştigal alanının Kuaför ve Güzellik Salonu İşletmeciliği olduğunu, ancak davalının işyerindeki çalışma düzenine aykırı davranışlar içerisine girdiğini, bu nedenle şirketin faaliyetlerinin sürdürülebilmesinin olanaksız hale geldiğini, şirketin ana sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceğine ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığından TTK’nın 640/3 maddesi uyarınca ortağın mahkeme kararı ile haklı sebebe dayanarak çıkarılmasını isteme zorunluluğunun doğduğunu, bu amaçla şirket genel kurulunun 26/06/2015 tarihinde toplandığını ve davalı ortağa durumun yazılı olarak tebliği, şirketten çıkma isteğini bildirmemesi halinde ortaklıktan çıkarılması için dava açılması yolunda karar alındığını, bu kararın ihtarname ile davalıya bildirildiğini, ancak davalının çıkma yolunda bir irade göstermediğini ileri sürerek davalının müvekkili şirketten çıkarılmasına, ayrılma akçesinin hesaplanıp kendisine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafın müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılması yönünde dava açılmasına ilişkin almış olduğu genel kurul kararının bulunmadığını, ayrıca davacı iddialarının haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; ortaklıktan çıkarılma davası açılabilmesi için alınmış genel kurul kararının sunulması veya bu yönde usulüne uygun olarak karar alınması için davacı vekiline kesin süre verildiği, ancak davacı vekilinin 20/06/2016 tarihinde alınan genel kurul kararının yeterli olduğunu belirterek başkaca bir karar sunmadığı, dava açıldıktan sonra 20/06/2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında davalının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin karar verildiği, ancak mahkeme kararı olmadan çıkarma işlemi yapılamayacağı, dolayısıyla bu kararın usulüne uygun olmadığı, dava şartının tamamlanamadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan değerlendirmede; Dairemizin 27/04/2017 tarihli 2017/130 E., 2017/167 K. sayılı kararından sonra, ilk derece mahkemesince davacı tarafa yukarıda belirtilen mahiyette usulüne uygun olarak alınmış genel kurul kararını sunması yönünde kesin süre verildiği ve sonuçları ihtar edildiği halde, daha önce dosyada mevcut olan 20/06/2016 tarihli kararı sunmakla yetinildiği, bu durumda ilk derece mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi yönünde vermiş olduğu kararda bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, limited şirket ortağının 6102 sayılı TTK"nın 640/3 maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK"nın 640. maddesinin 1. fıkrası şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebeplerin öngörülebileceğini düzenlemiş olup, maddenin 3. fıkrasında şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararı ile haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hali saklı tutulmuştur. Maddenin birinci fıkrası uyarınca, şirket sözleşmesinde bir ortağın ortaklıktan çıkarılması için sebepler öngörülmüş ise, şirket genel kurul kararı ilgili ortak ortaklıktan çıkarılabilir. TTK"nın 640/1. maddesi uyarınca, şirket sözleşmesinde bir ortağın ortaklıktan çıkarılması için sebepler öngörülmemiş ve ortağın şirketten çıkarılmasına mesnet durum, vakıa esas sözleşemede öngörülen hallerden birinin kapsamına girmiyor ise, ilgili ortağın ortaklıktan çıkarılması mahkeme kararı ile mümkündür. TTK"nın 640/3. maddesine uyarınca, şirketin istemi üzerine bir ortağın haklı sebeple ortaklıktan çıkarılmasına karar verilebilmesi için öncelikle şirket genel kurulunun bu yönde bir karar alması gerekir. Zira Kanun"un 616/1-h ve 621/1-h maddelerinden böyle bir kararın alınması gerektiği açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca TTK 616/1-h maddesi bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması hali şirket genel kurulunun devredilemez yetkilerinden biri olup, bir ortağın haklı sebeple limited şirket ortaklığından çıkarılması için genel kurul kararı alınmadan açılan davalarda eksikliğin giderilmesi için mahkemece şirkete verilen kesin süreye rağmen eksiklik giderilmez ise davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; davacı limited şirketin esas sözleşmesinde TTK"nın 640/1 maddesi uyarınca bir ortağın şirket ortaklığından çıkarılması için sebeplerin öngörülmediği, davacı şirketin 20.06.2016 tarihli olağanüstü genel kurulunda, şirket ortaklarından ..."in şirket ortaklığından TTK"nın 616/1-h ve 640 maddeleri uyarınca çıkarılması kararı alındığı anlaşılmıştır. 20.06.2016 tarihli olağanüstü genel kurul kararında, ortağın şirketten ""çıkarılmasına"" karar verilmiş olup, sırf ""ortağın şirketten çıkarılabilmesi için dava açılması"" kararı alınmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir. Bu durumda, dava dosyasına sunulan 20.06.2016 tarihli olağanüstü genel kurul kararının 6102 sayılı TTK"nın 616/1-h ve 640/3 maddeleri uyarınca bir ortağın haklı sebeple şirket ortaklığından çıkarılması için mahkemeden istemde bulunma yetkisini içermekte olduğunun kabulü ile mahkemece dava şartı eksikliğinin tamamlandığı gözetilerek, davanın esası hakkında iddiaların değerlendirilip neticesine göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış olup, kararın davacı lehine bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 13/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.