Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/3014 Esas 2017/2171 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/3014
Karar No: 2017/2171
Karar Tarihi: 23.03.2017

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2015/3014 Esas 2017/2171 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2015/3014 E.  ,  2017/2171 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
    1- TCK"nun 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır. Buna göre 09.12.2012 tarihli yakalama tutanağında, şüphe üzerine durdurulan sanığın, kimlik soran polislere kendisini... olarak tanıttığı, bu kişinin arandığının tespit edilmesi üzerine doktor raporu alındığının belirtilmesi, dosya içerisinde de sadece 09.12.2012 tarih ve 12426 protokol numaralı... adına düzenlenmiş raporun bulunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; yakalama tutanağını düzenleyen görevliler dinlenilerek henüz rapor düzenlenmeden sanığın gerçek kimliğinin tespit edilip edilmediği sorularak, rapordan önce sanığın gerçek kimliğinin tespit edildiğinin belirlenmesi halinde üzerine atılı "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı, eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturacağı gözetilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, yasaya
    2- 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.












    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.