21. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/1116 Karar No: 2016/4253 Karar Tarihi: 14.03.2016
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/1116 Esas 2016/4253 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2016/1116 E. , 2016/4253 K. "İçtihat Metni"
Davacılar, iş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar vermiştir. Hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, 07.02.2006 tarihli iş kazası nedeniyle kazalı sigortalı ile onun eşinin manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava konusunun iş kazasından kaynaklanan zararların tazminine ilişkin olduğunun kabulü sonrasında işbu davada uyuşmazlık konusu olan öncelikli husus gerek 818 sayılı B.K.’nun 125. maddesi gereğince gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 146.maddesinde belirtilen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bunun yanında dava kendisine ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Hüküm ise ancak bir davanın tarafları arasında kurulur. Somut olayda, manevi tazminat istemli davanın 12.03.2014 tarihinde açıldığı, iş kazasının ise 07.02.2006 tarihinde vuku bulduğu hususları tartışmasızdır. Yukarıda değinildiği üzere işverenlere yöneltilen iş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarında zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten itibaren 10 yıldır. Halin böyle olmasına göre davacıların 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açtıkları belli olan eldeki davada onların taleplerinin dosyadaki tüm deliller ile bir arada gözetilerek değerlendirilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Ayrıca inceleme konusu dosyadaki mevcut hale göre işbu davanın tarafı olmayıp dava kendisine ihbar edilen ilgili olduğu anlaşılan T . lehine vekalet ücretine karar verilmesinin hatalı olduğu da açıktır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine 14.03.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.