
Esas No: 2019/3223
Karar No: 2019/4815
Karar Tarihi: 06.05.2019
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2019/3223 Esas 2019/4815 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Başkasına ait banka ve kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama ve güveni kötüye kullanma suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 21.11.2017 tarih ve 2017/57222-90893 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik şikayetçi vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 16.01.2018 tarih ve 2018/53 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 27.06.2018 gün ve 94660652-105-06-7997-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2018 gün ve 2018/57987 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı kanunun 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan kanunun 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan kanunun 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Müşteki şikayet dilekçesinde özetle, oğlu olan ..."ün, kayınpederi ..."ün yasal mirasçısı olduğunu, kayınpederinin vefat etmeden önce ağır psikolojik sorunlar yaşadığını ve bu nedenle kayınpederinin yeğeni olan şüphelinin tüm mal varlığını yönettiğini, kayınpederinin vefat etmesinden sonra yasal mirasçıları arasında rızai taksim yapıldığını, ancak kayınpederinin ölümünden önce malvarlığında usulsüz işlemler yapıldığını ve müteveffanın iradesi dışında tasarruflarda bulunulduğunu, ayrıca ölümünden sonra da şüphelinin müteveffanın banka hesaplarını kullandığını iddia ederek şikayette bulunması üzerine, şüpheliye isnat edilen eylemin hukuki mahiyet arz ettiğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, müştekinin, kayınpederinin vefatından önce ağır psikolojik sorunları olduğunu beyan etmesi karşısında, müteveffaya ait tüm tıbbi ve tedavi evraklarının temini ile sağlığında kendisiyle ilgilenen ve sağlığıyla ilgili bilgi ve görgüsü olanların tanık olarak beyanlarının alınarak müteveffanın akıl hastalığının bulunup bulunmadığı, varsa bunun algılama yeteneğini etkileyip etkilemediği ile rahatsızlığının objektif kriterler dikkate alınarak üçüncü kişiler tarafından ilk bakışta anlaşılabilecek mahiyette bulunup bulunmadığının tespiti bakımından Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınması, müştekinin iddiası doğrultusunda müteveffanın yasal mirasçılarının beyanlarının alınması ve müteveffanın malvarlığı üzerinde ölümünden önce ve sonrayı kapsayacak şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik soruşturmaya ve değerlendirmeye dayalı verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik yapılan itirazın belirtilen gerekçelerle kabulü yerine, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Şüphelinin, 08.01.2017 tarihinde vefat eden ...’ün hayatta olduğu sırada ondan aldığı vekaletname doğrultusunda hareket ederek tüm iş ve işlemlerini yürütmesinden bir müddet sonra adı geçenin psikolojik tedavi görmesi ve Alzheimer rahatsızlığının bulunması nedeniyle bu durumundan istifade ederek kendi lehine tasarruflarda bulunduğuna ilişkin iddiaların sübutu halinde dahi belirtilen tarihlerde sağ olması dolayısıyla mirasçıların herhangi bir hakları söz konusu olamayacağından, iddia edilen eylemlerden ötürü asıl zarar görenin ... olması karşısında, terekedeki malvarlığının azaltıldığına dair iddiaların hukuki ihtilaf niteliğinde bulunması nedeniyle müteveffanın akıl hastalığının bulunup bulunmadığı, bunun algılama yeteneğini etkileyip etkilemediği ve üçüncü kişilerce bilinip bilinemeyeceği hususlarında adli tıp kurumundan rapor aldırılması ile ...’ün sağ olduğu sıradaki malvarlığının araştırılması gerektiğine ilişkin görüşe iştirak edilmemiş ise de; vekalet ilişkisinin ölümle son bulması ve ...’ün ölümüyle birlikte malvarlığının yasal mirasçılarına geçmiş olması nedeniyle onların ya da kanuni temsilcilerinin izni ve bilgisi olmaksızın internet bankacılığı üzerinden işlem yapılmaya devam edildiğine ilişkin şikayet konusu iddiaların tespiti bakımından öncelikle mirasçılarının veya kanuni temsilcilerinin beyanlarına başvurularak, tereke dosyasının getirtilip incelenmesi ile gerekirse ölümden sonrasını kapsayacak şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılması sonucunda şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmekle, Ankara 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 16.01.2018 tarih ve 2018/53 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 06.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.