11. Ceza Dairesi 2017/1029 E. , 2017/2151 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 20.12.2016 gün ve 2015/6082 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 06.01.2017 gün ve 2016/401643 KYB. sayılı ihbarnamesi ile;
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 15/09/2014 tarihli ve 2014/119615 soruşturma, 2014/72629 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğinin 03/03/2015 tarihli ve 2014/3838 değişik iş sayılı kararının "1- Sanığa yüklenen "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçundan, T.C. Dışişleri Bakanlığı"nın değil, ilgiliden harç alınamaması nedeniyle Maliye Hazinesinin zarar görmüş olması cihetiyle, şüpheli hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz hakkı bulunmadığı gibi, itiraz dilekçesinde bahsi geçen; Noterler Birliği tarafından Bakanlığa gönderilen 21 Mart 2014 tarihli ve Hukuk-5095 sayılı genelge ile, "okuryazar olmayan veya fiziki engelleri sebebiyle imza atmaya muktedir olmayan kimselerin, mühür veya bir alet veya parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin noterler tarafından düzenleme şeklinde yapılmasına; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 206"ncı maddesinin 3"üncü fıkrası gereğince düzenleme şeklinde yapılan bu işlemlerden harç, vergi ve değerli kağıt bedeli alınmamasına" karar verildiğinin bildirildiği, anılan Genelge"nin dış temsilciliklere iletilmesinden sonra bazı dış temsilciliklerden, daha evvel kendilerini okuryazar olarak beyan edip işlem yaptıran bazı vatandaşlarımızın yaptırmak istedikleri yeni işlemlerde okuryazar olmadıklarını beyan ettikleri yönünde şikayetler alındığı, hakkında suç duyurusunda bulunulan ..."in de, noterlik işlemlerinde okuryazar olmayanlardan harç, vergi ve değerli kağıt bedeli alınmamasına ilişkin hükümden yararlanmak maksadıyla okuryazar olmadığına dair yalan beyanda bulunduğunun, savcılık makamına sunulan ve adıgeçen tarafından düzenlettirilen önceki vekaletnamelerden anlaşıldığı, adıgeçenin söz konusu beyanı ile harç, vergi ve değerli kağıt bedeli ödemekten muaf olduğu, dolayısıyla adıgeçenin yalan beyanı ile kamu zararı ortaya çıktığı hususunun da, şikayetçi T.C. Dışişleri Bakanlığı"nın suçtan zarar gördüğü ve açık bir hakkının zedelendiği sonucunu doğurmayacağı cihetle, vaki itirazın itiraz edenin yetkisi bulunmadığından reddi yerine, işin esasına girilerek itirazın reddine karar verilmesinde,
2- 5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda Türk vatandaşı olan şüphelinin Belçika’da ikamet ettiği, T.C. Dışişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğince, şüphelinin 19/06/2014 tarihinde vekaletname düzenletmek için Bürüksel Başkonsolosluğuna başvuruda bulunduğu ve okuryazar olmadığını beyan ettiği, ancak şüphelinin daha önce farklı tarihlerde düzenlenen vekaletnamelerde ise okuryazar olduğunu beyan ettiği belirtilerek şüpheli hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, kişinin okuma yazma bilmediğine dair beyanının resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturmayacağı gerekçesiyle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ise de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 206. maddesinde yer alan “Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun’un vatandaş tarafından işlenen suç başlıklı 11/2. fıkrasında yer alan “Suç, aşağı sınırı bir yıldan az hapis cezasını gerektirdiğinde yargılama yapılması zarar görenin veya yabancı hükûmetin şikayetine bağlıdır. Bu durumda şikayet, vatandaşın Türkiye"ye girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yapılmalıdır.” şeklindeki düzenleme ile şüpheli hakkında tutanak düzenleme tarihinin 19/06/2014 ve T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından suç ihbarında bulunulan tarihin ise 02/09/2014 tarihi olması hususları dikkate alındığında, şüpheli hakkında kamu davası açılması ve delillerin takdiri ile suçun sübutuna ilişkin değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu göz önünde bulundurulmaksızın, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
İncelenen dosya içeriğine göre; TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen resmi begenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu ihbar eden T.C. Dışişleri Bakanlığının atılı suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle şikayet ve açılacak bir kamu davasına katılma hakkı bulunmadığı nazara alınmadan; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 15/09/2014 tarih ve 2014/72629 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı TC. Dışişleri Bakanlığının itirazını inceleyen mercii Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliğinin "şikayet edenin kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz hakkı bulunmadığından" şeklinde gerekçeyle "itirazın reddine" yönünde karar vermesi gerekirken, yazılı gerekçelerle red kararı verilmesi nedeniyle, ihbarnamedeki (1) nolu kanun yararına bozma isteği yerinde görülmüş ise de; sonuç olarak doğru bulunan mercii kararına yönelik bozma isteğinin REDDİNE, ihbarnamedeki (1) nolu düşünce yerinde görülerek karar verildiğinden, ileri sürülen (2) nolu bozma düşüncesinin inceleme konusu yapılmamasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 22.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.