23. Hukuk Dairesi 2014/4863 E. , 2015/2900 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, davalı şirket ile aralarında ticari ilişkiden doğan alacağın mevcut olduğunu, bunun tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını ancak takibin itiraz üzerine durduğunu, davalının yasal süre geçtikten sonra borca ilişkin kısmi ödeme yaptığını ancak 177,54 TL alacak ile faiz, masraf ve vekalet ücretini ödemediğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takip tarihi itibariyle alacağın muaccel olmadığını savunarak, davanın reddini ve %20 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafa eksik gider avansını tamamlaması için verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde gider avansının tamamlanmadığı, bu hususun dava şartı olduğu gerekçesiyle, davanın HMK"nın 114 ve 115. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından davacı tarafça 33.321,84 TL asıl alacağın tahsili için icra takibine başlandığı, dava dilekçesinde borçlunun haricen 10.10.2012 tarihinde 33.144,30 TL ödeme yaptığının açıklandığı anlaşılmıştır.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da, ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur.
İcra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması halinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla, takipten sonra, ancak dava açılmadan önce yapılmış olan ödeme yönünden dava açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.11.2003 gün ve 19-589 E., 645 K.; 19.10.2011 gün ve 19-532 E., 640 K.; Dairemizin 07.02.2013 tarih ve 2012/5291 E., 2013/634 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu durumda mahkemece, dava tarihinden önce ödendiği anlaşılan 33.144,30 TL yönünden davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın HMK"nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, gider avansı yatırılmayan bölüme ilişkin gerekçelerle tamamının 114/1-g ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddi doğru olmamış ise de karar sonucu itibariyle doğru olduğundan HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesi kısmen değiştirilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesi kısmen değiştirilerek ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.