14. Hukuk Dairesi 2015/4071 E. , 2017/5730 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.09.2013 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve yıkım talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.07.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
-KARŞI OY YAZISI-
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan baz istasyonunun kaldırılması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı gerçek kişinin malik olduğu 3 nolu parseldeki binanın çatısına yapılan sözleşme uyarınca diğer davalının baz istasyonu kurduğu, baz istasyonunun davacı ..."in evine 34 metre, diğer davacı ... Yavuzhan"ın dairesine 21 metre mesafede olduğu sabittir.
Uyuşmazlık son yıllarda kullanılan cep telefonlarındaki haberleşmeyi sağlayan ve baz istasyonları olarak isimlendirilen tesisin kullanılması sonucu bir zararın bulunup bulunmadığı varsa bu zararın hangi durumlarda söz konusu olabileceği ve yine giderilmesi konusunda ne gibi önlemlerin alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Dava konusu olan tesisin cep telefonlarının kullanımı için zorunlu olduğu ve bu tesisin geniş bir kitleyi ilgilendirmesi itibariyle de kamuya hizmet vermeyi amaçladığı da tartışmasızdır. Ne var ki bu hizmetin verilmesinde ve tesisin kurulması sonucu hukuk kurallarının bir gereği olarak doğan zararlardan da tesis sahibi sorumludur. Hatta bu sorumluluk kusura dayanmayan, tehlike sorumluluğu olarak da kabul edilmek gerekir. Bu özelliği itibariyle tesisi kullanan ve onu işletenin yüksek özen yükümlülüğü bulunmaktadır. Aksi halde, en küçük bir özensizliğin maddi değerlerle ölçülemeyecek kadar ağır sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. Bunun için zarar görenin zararını değil, tesis ve işletme sahibinin tesisin işletilmesinden dolayı kişilere, bu bağlamda çevreye bir zarar vermediği ve herhangi bir olumsuz sonuç yaratmadığının kanıtlanması gerekir. Bu sonuç gelen sorumluluk kurallarının aksine olarak, işletmenin ağır tehlike doğuracak özelliğinden kaynaklanmaktadır.
İstasyonun yasal mevzuata uygun kurulması halinde dahi, çevreye verilen zarardan eylemde bulunanın sorumlu olmayacağı sonucu doğmaz. Mevzuata uygun değilse, zaten hukuka aykırılık gerçekleşmiş olur.
Öte yandan hiçbir hizmet, insan yaşamı kadar öncelik ve önem taşımaz.
Somut olayda, muhtemelen fazla bir giderlede olsa başka bir yerde aynı sonuçları sağlayacak bir istasyon kurulması olanaklıdır. İstasyonun bu hali ile yakın çevresine zarar verdiği açıktır. Bu tesisten üçüncü kişilerle birlikte davacılar da yararlanmış olsa bile, sağlanan yararla verilen zararın dengelenmesi genel bir hukuk kuralıdır. Yarar haberleşmenin sağlanması, zararın ise insan sağlığı olduğu gözetildiğinde ikinci değere önem verilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar karşısında, istasyona yakın binalarda yaşayanların sağlık bakımından endişeli oldukları, oturanların psikolojik olarak yaşamlarının olumsuz biçimde etkilendiği, bunun da psikolojik yapıda tedirginlik ve ümitsizlik yaratacağı ve o yerlerde oturmanın olumsuz hale geleceği, bu haliyle çevrede yaşayanların zarar gördükleri kabul edilmelidir. Hal böyle olunca davanın kabul edilmesi için hükmün bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılamıyorum.