11. Hukuk Dairesi 2015/12747 E. , 2017/572 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/05/2015 tarih ve 2014/63-2015/126 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosyanın incelenmesinde duruşma için gerekli tebligat giderinin yatırılmamış olması nedeniyle 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; “...” ibaresinin müvekkillerinden ... A.Ş. adına kayıtlı marka olduğunu ve diğer şirketlerinin de bu markayı lisans sözleşmesi ile kullandıklarını, müvekkillerinin bu ibareyle tanındığını, üçüncü kişilerce bu ismin görüldüğü her yerde şirket topluluklarıyla bağlantı kurulacağını, davalının “...” ibaresini ticaret unvanında kullanmasının yanı sıra ayrıca ...”, “...” gibi ibarelerle de kullandığını, davalıya ihtarname keşide olunduğunu, bunun üzerine www.mesaholding.com alan adını park durumuna aldığını ve “bir ... iştirakidir” ibaresini kaldırdıklarını, davalının bu ikrarının haksız kullanımının kabulü olduğunu ileri sürerek davalı unvanındaki ‘‘...’’ ibaresinin ticaret sicilinden terkinini, hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 38 yıldır ticari faaliyet gösterdiğini ve “...” ibaresini ticaret unvanında kullandığını, davacı markaları ile benzeşmediğini, farklı sınıflarda farklı hizmetler yürüttüklerini, tescilli bir ticaret unvanının yasal kullanımının marka hakkını ihlal etmeyeceğini, müvekkilinin ...com alan adını 05.06.2006 senesinden bu yana kullandığını ancak iyiniyetli olarak park haline aldıklarını, davacı markasının tanınmış olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacı yanın 45 yılı aşkın süredir, davalı yanın ise 40 yıla yakın bir süredir “...” ve “...” ibarelerini ticaret unvanlarının kök ve ayırt edici ek unsurları olarak kullandıkları, davacı yanın anılan ibare üzerinde önceye dayalı hak sahipliği bulunsa da, tarafların bugüne kadar birbirlerinden bağımsızlaşarak ayrı ayrı varlıklarını sürdürmeyi başardıkları, birbirlerinin varlığına bilerek ve isteyerek katlanmak suretiyle varlıklarını sürdürdükleri, davalının markasal kullanımları yönünden de uzun süreli sessiz kalma nedeniyle davacıların hak kaybına uğradığı, tescilli ticaret unvanının kullanımının yasal olduğu, davacı ile davalının aynı sektörde uzun süreli ve eş zamanlı olarak kullanımları ve sektörde hitap ettikleri tüketici kitlesi yönünden iki ayrı şirket olarak bilindikleri, alan adının kullanımından dolayı da markaya tecavüzden bahsedilemeyeceği, ticaret unvanının terkin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 24,00 TL harcın temyiz edene iadesine, 06/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.