Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/10-325
Karar No: 2013/1751
Karar Tarihi: 25.12.2013

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/10-325 Esas 2013/1751 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/10-325 E.  ,  2013/1751 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Denizli 2. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 29/03/2012
    NUMARASI : 2012/15-2012/147

    Taraflar arasındaki “sigortalılık süresinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 2. İş Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.03.2011 gün ve 2011/338 E. 2011/62 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 05.12.2011 gün ve 2011/14146 E. 2011/17036 K. sayılı ilamı ile;
    “…1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, tarafların vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanunun 2, 6, 9 ve 10. maddeleridir.
    Mahkemece, davacının prim tevkifatına dayalı olarak 01.03.1994-31.12.2003 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, prim tevkifatlarının varlığı konusunda davacı vekili tarafından ibraz edilen onaysız belge sureti haricinde herhangi bir delil bulunmadığından, yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
    Bilindiği gibi, 2926 sayılı Kanunun 2.maddesinde, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin b bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların, Tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir. Mezkur Yasanın 3. maddesinin b bendinde, “Tarımsal Faaliyette Bulunanlar: Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar” olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasanın 6. maddesinde ise, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tâbi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce,  sigortalılıklarının sona ereceği hüküm altına alınmış, 5. maddenin 1. fıkrasında, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, 2. fıkrasında, sigortalı olmaktan kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca aynı Yasanın 9. maddesi Kuruma re’sen tescil yükümlülüğü yüklemiştir.
    Anılan Yasanın 10.maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, Tarım Satış Kooperatifler Kanunu’na göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
    Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulaması ile, Tarım Bağ-Kur sigortalılığının kanıtlanması yönünde zirai kuruluşların kayıtları karine olarak kabul edilmektedir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2002 gün ve 2002/21–69 E.-44 K., 03.07.2002 gün ve 2002/21–576 E.-584 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21–73 E.-71 K., 14.02.2007 gün ve 2007/21–172 E. , 2007/177 K.sayılı kararları). (Hukuk Genel Kurulunun 24.03.2010 gün 2010/10-133  E.-174 K. sayılı kararı)
    Hal böyle olunca, Mahkemece, öncelikle, Kurumdan davalının herhangi bir sigortalılık kaydının varlığı araştırılmalı, ürün satışlarından prim tevkifatının yapılıp yapılmadığı ilgili kuruluşlardan sorulmalı, yapılan prim tevkifatlarının Kurum kayıtlarına intikali belirlenmeli, 2926 sayılı Yasanın “Tescilde esas alınacak belgeler" başlığını taşıyan 10. maddesi ile yönetmeliğin 9. maddesi kapsamında, ilgili meslek kuruluşları, tarım satış kooperatifleri ve birlikleri, tarım kredi kooperatifleri ve birlikleri, tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankalardan, davacıya yönelik kayıtlar getirtilip, Tarımsal amaçlı Kredi” kullanıp kullanmadığı araştırılmalı, çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu, tarımsal faaliyetinin bulunup bulunmadığı zabıta marifetiyle araştırılmalı, hangi ürünleri, ne zamandan beri, nerede ve ne kadar ürettiği, nerelerde sattığı davacıdan sorulmalı, gerekirse köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi çalışmayı yakından bilebilecek durumdaki tanıkların bu konudaki bilgilerine başvurulmalı, var ise traktörüne yönelik trafik kayıtları getirtilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, tarafların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…”
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
          
       
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, 2926 sayılı Kanun’a tabi tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının prim tevkifatı olmayan yıllar yönünden tarımsal faaliyette bulunduğunun kanıtlanıp kanıtlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun Geçici 7. maddesi delaletiyle mülga 2926 sayılı Kanun’un 2, 3, 5, 9 ve 10. maddeleridir.
    Bilindiği üzere, 2926 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların, tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
    Anılan Kanun’un 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar; kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim, dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Resen tescil başlığını taşıyan 9. maddeye göre bu kanun kapsamında sigortalı sayılanlardan, sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin, Kurum"ca re’sen yapılması gerekmektedir.
    Anılan Kanun’un 10. maddesine göre ise, kayıt ve tescil işlemlerinde valilik, kaymakamlık, özel idare, belediye, muhtarlık ve nüfus idareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin T. Şeker Fabrikaları A.Ş. ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir.
    Kurumun gelir kaynaklarından olan prim alacaklarının, 2926 sayılı Kanun’un 36. maddesi kapsamında Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil edilebilmesine imkan sağlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun konu ile ilgili 08.12.2010 gün ve 2010/10-580 E. 2010/647 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/11. maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler. Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
    Bu bağlamda 2. madde kapsamına girenlerin prim borçlarının, 36. madde kapsamında ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde, sigortalının kayıt ve tescil için Kurum"a başvurusu olmasa dahi, bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle sigortalı olarak kayıt ve tescil konusundaki iradesinin ortaya koyulduğunun kabulü ile, tarım Bağ-Kur sigortalılığının prim tevkifatını takip eden aybaşından itibaren başlatılması zorunludur. Kurumun iş bu prim ödemesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, kanunun kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine de aykırılık teşkil etmektedir.
    Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Kanun’da, bildirimsiz kalan sigortalılar için 506 sayılı Kanun’un 79 ve 5510 sayılı Kanun’un 86. maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi nedeniyle, kural olarak 2926 sayılı Kanun ile sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil ya da tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı ile birlikte devam eden tarımsal faaliyete dayalı tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır.
    Bununla birlikte, 2. madde kapsamına girenlerin ürün bedellerinden 36. madde uyarınca yapılan prim tevkifatlarının Bağ-Kur’a ödenmesi halinde, primi uhdesinde değerlendiren Kurumun resen tescil yükümünün gereğini yerine getirmemesi halinde, kayıt ve tescil için Kurum"a başvuru olmasa dahi bahse konu biçimde prim ödenmesi suretiyle sigortalı olarak kayıt ve tescil konusundaki iradenin ortaya koyulduğunun kabulü ile prim tevkifatını takip eden aybaşından itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescili gerekmektedir.
    Ne var ki, prim tevkifatı veya ürün teslimi olmayan yıllar yönünden 2926 sayılı Kanun uyarınca tarım Bağ-Kur sigortalılığı için 3. maddede belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürüldüğünün yöntemince kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
    Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, tarımsal faaliyetin kesintisiz olarak devam ettiğini hususunun kanıtlandığının kabulü için, 2926 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan kurum veya kuruluş kayıtlarının mevcudiyeti tek başına yeterli olmayıp, bu kayıtların fiili olarak tarımsal faaliyette bulunulduğuna dair diğer delillerle birlikte varlığı aranmalıdır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.05.2011 gün ve 2011/10-230 E. 2011/319 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için mahkemece; çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli; dönem içinde Ziraat Bankası, kooperatif veya birlikler aracılığıyla tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı; 25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun "zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "zirai kazançta vergileme" başlıklı 53 ve "vergi tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanunu’nun "vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır.
    Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödenip ödenmediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin neler olduğu, ziraat odası, kooperatif veya birliklere üyeliği varsa üyelik kaydı yanında bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödenip ödenmediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı; traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesi celp edilmeli; hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306 E. 2011/365 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ait bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Öte yandan 2926 sayılı Kanun’un 6. maddesinde tarım sigortalılığını sona erdiren nedenlere yer verilmiştir. Buna göre; sigortalılık niteliğini yitirenlerin tarım sigortalılığının yeniden başlaması için tescil veya tescil yerine geçen iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı yapılması gerekmekte olup, belirtilen durumlar dışında, kendiliğinden Kanun kapsamına alınmayacakları, tarım Bağ-Kur sigortalılığın -bir diğer sosyal güvenlik kuruluşu kapsamından çıkmaları ile- yeniden başlayıp devam etmeyeceği de dikkate alınmalıdır (Hukuk Genel Kurulu’nun 14.02.2007 gün ve 2007/21-73 E. 2007/71 K.; 03.10.2007 gün ve 2007/10-658 E. 2007/718 K. sayılı ilamları).
    Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olayın incelenmesinde, davacının 1994, 1995, 1996, 1997, 1998, 1999, 2001 ve 2003 yıllarında teslim etmiş olduğu ürün bedellerinden prim tevkifatı yapıldığı, 2000 ve 2002 yıllarında ürün teslimi olduğu, 2005 tarihinde başlayan ziraat odası halen devam ettiği anlaşılmaktadır.
    Özel Daire tarafından, mahkemece kabul edilen 01.03.1994-31.12.2003 dönemi yönünden tarımsal faaliyetin yeterince araştırılmadığı gerekçesiyle kabule ilişkin karar bozulmuş ise de, dosya içerisinde mevcut belgeler uyarınca, davacının prim tevkifatları ile tescil iradesini ortaya koyması ve Kurumun re’sen tescil yükümünü ihlal etmesi karşısında, davacının ilk prim tevkifatını takip eden aybaşından 01.03.1994 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun’a tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescili ile, takip eden ve bozmaya konu dönem yönünden; tevkifat ve ürün teslimi olması nedeniyle 31.12.2003 tarihine kadar tarımsal faaliyetin kesintiye uğramadığı anlaşılmakla, davacının 2926 sayılı Kanun’a tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin kararda direnilmesi isabetlidir.
    Bu nedenle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
    Diğer taraftan, mahkeme kararı Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuş olduğu halde, direnme kararında; Yargıtay 21. Hukuk Dairesince bozmasına karşı direnildiğinin belirtilmesi doğru değil ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamış; işaret olunmakla yetinilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı SGK vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 5521 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.12.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi