6. Hukuk Dairesi 2015/4735 E. , 2016/1050 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Alacak
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı kiracı tarafından, kira sözleşmesi 06/04/2011 tarihinde sona ermesine rağmen kiralananın tahliye edilmediğini, davalının tahliyesinin 08/03/2012 tarihinde idari yoldan yapıldığını, kira sözleşmesinin 17. maddesi hükmüne göre davalının 07/04/2011-08/03/2012 dönemi için cari yıl kira bedelinin % 1"i oranında hesaplanan 112.493,76 TL ceza ödemesi gerektiğini belirterek 112.493,76 TL ceza bedelinin tahliye tarihi olan 08/03/2012"den itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuş aksi takdirde ise fahiş olan cezai şartın indirilmesini istemiştir.
Taraflar arasında 27/03/2008 düzenleme tarihli, üç yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın 08/03/2012 tarihinde tahliye edildiği, aynı tarihli tahliye/teslim tutanağından anlaşılmaktadır. Kira sözleşmesinin 17. maddesinde "Kira süresinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde taşınmaz idareye teslim edilmezse, geçen her gün için cari yıl kira bedelinin yüzde biri oranında ceza, itirazsız olarak ödenir." hükmü bulunmaktadır. Sözleşmenin 17. maddesindeki hüküm T.B.K"nun 179 vd. maddelerinde düzenlenen cezai şart niteliğindedir. Cezai şart, geçerli bir borcun yerine getirilmemesi veya eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yerde, belli bir zamanda yerine getirilmemesi durumunda, borçlunun ödemesi gereken bir edimdir. Cezai şartın ceza ve tazminat fonksiyonu olup, Borçlar Kanununda bu iki fonksiyon kaynaştırılarak bileşik sistem kabul edilmiştir. T.B.K. 182/son maddesi hakime fahiş gördüğü cezai şartı indirme yükümlülüğünü vermiştir. Bunun sonucu olarak aşırı görülen cezai şartın indirilmesinde tazmin ve ceza dengeli olarak korunmalıdır Ticari olmayan işlemlerde bu kuraldan dolayı borçlu ileri sürmese bile, hakim cezai şarttan indirim yapılıp yapılmayacağını doğrudan görevinden ötürü saptamalıdır. Ne var ki, hakime akdin bir şartını değiştirme yetkisini veren bu hak, hakime istisnai olarak tanınmış bir hak olduğu için hakim, bu hakkını ölçülü olarak kullanmalı, tarafların ekonomik durumu, borçlunun ödeme yeterliliği ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması dolayısıyla sağladığı yarar, borçlunun kusur derecesi, borca aykırı davranışın ağırlığı, sözleşmeden beklenen yararın elde edilememesi ve akde aykırı davranılması yüzünden doğan zarar, cezai şartın tazmin ve ceza fonksiyonlarının dengeli olarak korunması prensiplerini göz önünde bulundurmalı ve takdir hakkını Yargıtay’ın denetimine olanak vermeye elverişli objektif esaslara dayandırmalıdır.
Dava konusu olayda ise sözleşmenin 17. maddesindeki hüküm ifaya ekli cezai şart niteliğinde değildir. Bu nedenle tahliye/teslim tutanağında ihtirazı kayıt bulunmaması davacının sözleşmenin 17. maddesi gereğince tahliye tarihine kadar belirlenecek cezai şart alacağını istemesine engel değildir. Bu durumda mahkemece T.B.K. 182/son maddesi gereğince cezai şartın aşırı olup olmadığı tartışılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar vermesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.