2. Ceza Dairesi 2017/4432 E. , 2018/332 K.
"İçtihat Metni"Hırsızlık suçundan sanık ..."un, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 491/ilk ve 522. maddeleri gereğince 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair BEYOĞLU 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/11/1999 tarihli ve 1999/191 esas, 1999/278 sayılı kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 02/10/2001 tarihli ve 2001/11397 esas, 2001/11649 sayılı ilâmıyla bozulmasına müteakip yeniden yapılan yargılama sonucunda 765 sayılı Kanun"un 497/1 ve 59. maddeleri gereğince 12 yıl 6 ay ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin BEYOĞLU 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/06/2002 tarihli ve 2001/422 esas, 2002/212 sayılı kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 26/05/2003 tarihli ve 2002/19580 esas, 2003/3570 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilerek kesinleşmesini takiben hükmün infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun yürürlüğe girmesi nedeniyle uyarlama talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Kanun"un 149/a-c-h, 150/2 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar anılan Kanun’un 53/1-a-b-c-d-e maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına dair Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/05/2006 tarihli ve 2006/61 esas, 2006/212 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 10.10.2017 gün ve 9926/2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.10.2017 gün ve 2017/58489 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12/09/2006 tarihli ve 2006/359-7944 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağı nazara alınarak yapılan incelemede;
Suç tarihinde, sanık ..."un, dosyanın diğer sanığı ... ... ile birlikte müştekinin ticari aracına müşteri olarak bindikleri, bir müddet sonra sanık ..."nın müştekinin boğazına tornavidayı dayayarak zorla ve tehdit ile müştekiden para alıp yağma suçunu işledikleri olay nedeniyle sanıklar hakkında yapılan yargılama sonucunda, Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/05/2006 tarihli kararıyla her iki sanık hakkında ayrı ayrı mahkumiyetlerine karar verildiği, verilen kararın dosyanın diğer sanığı ... ... yönünden temyizi üzerine, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 15/10/2012 tarihli ve 2009/21392 esas, 2012/17427 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, mahkemesince her iki sanık yönünden yapılan yargılama sonucunda Beyoğlu 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/01/2014 tarihli ve 2012/500 esas, 2014/12 sayılı kararı ile yeniden mahkumiyetlerine karar verilmiş ise de;
Beyoğlu 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29/01/2014 tarihli kararın temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 22/05/2017 tarihli ve 2015/1559 esas, 2017/1395 sayılı kararı ile sanık ... ... yönünden onandığı, sanık ... yönünden ise anılan kararın sanık tarafından temyiz edilmediğinden bahisle 09/05/2006 tarihinde kesinleştiği ve 29/01/2014 tarihli kararın hukuki değerden yoksun olup, yok hükmünde bulunduğunun belirtilmesi karşısında,
1- 5237 sayılı Kanun"un 150. maddesinin 2.fıkrasındaki “malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı Kanun"un 522. maddesindeki “hafif” veya “pek hafif” ölçütleriyle her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, “değerin azlığının” 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, sanığın özgülenen kastı, yakınanın etkilenimi ve olayın vahameti de gözetilmek suretiyle, değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği gözetilmeden, yağmalanan para miktarına göre somut olayda koşulları bulunmadığı halde, 150. maddenin 2. fıkrasına sevk amacının dışında yorumlar getirilerek cezadan indirim yapılmasında,
2- Hükümlünün, 5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar aynı maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları kullanmaktan yoksun kılınmasına, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca da kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından, söz konusu yasaklamanın koşullu salıverilen hükümlü hakkında uygulanmamasına karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde uygulama yapılmasında, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Hükümlü hakkında yağma suçundan verilen 29.01.2014 gün ve 2012/500 E., 2014/12 K. sayılı mahkûmiyet hükmünün temyizi üzerine, 6. Ceza Dairesinin 22.05.2017 gün ve 2015/1559 E., 2017/1395 K. sayılı ilamı ile temyiz isteminin reddine karar verildiği anlaşılmakla; bu hükümlü hakkında yapılan kanun yararına bozma talebinin de aynı daire tarafından incelenmesi uygun görüldüğünden Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 25.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.