10. Ceza Dairesi 2018/509 E. , 2018/4230 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 27/02/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ...’in mahkûmiyetine ve cezasının ertelenmesine dair Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11/01/2016 tarihli ve 2015/1405 esas, 2016/17 sayılı kararının kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 07/03/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanığın 22/08/2013 tarihinde işlediği iddia edilen uyuşturucu madde ticareti yapma suçu nedeniyle yapılan yargılama sonucunda, eylemin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğundan bahisle Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 06/03/2014 tarihli ve 2013/352 esas, 2014/89 sayılı kararı ile sanığın 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/2. maddesi gereğince 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,
2- Bu kararın infazı sırasında, sanığın yükümlülüklerini ihlal ettiğinden bahisle yargılama devam edilerek, Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 12/03/2015 tarihli 2014/393 esas, 2015/47 sayılı kararı ile 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar verildiği, bu kararın itiraz edilmeksizin 20/03/2015 tarihinde kesinleştiği,
3- Daha sonra sanığın 18/08/2015 tarihinde işlediği iddia edilen yeni bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,
4- Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından yapılan tebligata rağmen şüphelinin 10 gün içinde kuruma başvurmadığı gerekçesi ile erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,
5- Yapılan yargılama sonucunda, Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 11/01/2016 tarihli ve 2015/1405 esas, 2016/17 sayılı kararı ile TCK’nın 191 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince ertelenmesine ve Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 12/03/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının açıklanması için mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verildiği ve kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1- 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191. maddesi yeniden düzenlenmiş olup, anılan maddenin 8. fıkrasında “Bu Kanunun; a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti, b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklinde bir hükme yer verildiği, keza
6545 sayılı Kanun’un 65. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” ve 5237 sayılı Kanun’un 191/5. maddesinde yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” biçimindeki düzenlemeler nazara alındığında, somut olayda Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/03/2015 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 20/03/2015 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 18/08/2015 tarihinde uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçunu işlediği ve bunun denetimli serbestlik kararının ihlâli niteliğinde olup, eylem ayrıca bir suç oluşturmadığından mahkemesine ihbarda bulunarak düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde,
2- 5237 sayılı Kanun"un 191/4-a. maddesinin "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklinde olmakla, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için tebligat yapılması, uymaması halinde "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında dava açılması gerekmesine rağmen, sanığın tek bir tebligata riayet etmemesi üzerine, kamu davası açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verilmiş olmasında, isabet görülmemiştir." denilerek, Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11/01/2016 tarihli ve 2015/1405 esas, 2016/17 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
(1) numaralı kanun yararına bozma talebinin incelenmesi:
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"la yapılan değişiklik TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklinde düzenleme yer almakta olup,
Somut olayda ise, 22/08/2013 tarihli ilk suç bakımından daha önce 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulan, ancak bu tedbire aykırı davranan sanık hakkında yargılamaya devam edilerek Sakarya 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 12/03/2015 tarihli kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince genel hükümlere göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, TCK’nın 191. maddesi çerçevesinde verilmiş tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin bir karar bulunmadığının anlaşılması karşısında, genel hükümlere göre verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5 yıllık denetim süresi içinde işlenen 18/08/2015 tarihli suç bakımından TCK’nın 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılma yasağı bulunmadığından, bu suça ilişkin açılan kamu davasının düşürülmesi gerektiği gerekçesine dayanan (1) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
(2) numaralı kanun yararına bozma talebinin incelenmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun
davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır. " hükmüne yer verilmiştir.
CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
Sanık, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için yapılan meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurmamış ise de kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde kendisine yüklenen yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakla ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, buna rağmen başvuruda bulunmadığı takdirde de sanık hakkında kamu davasının açılması gerekir. Ancak somut olayda "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediği, dolayısı ile kamu davası açılma koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediği anlaşıldığından, Mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre;
1- Açıklanan nedenlere göre; kamu davasının düşürülmesi gerektiğine ilişkin (1) numaralı kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
2- Israr şartının gerçekleşmediğine ilişkin (2) numaralı kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11/01/2016 tarihli ve 2015/1405 esas, 2016/17 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 17.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.