Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13844
Karar No: 2019/2821
Karar Tarihi: 04.03.2019

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/13844 Esas 2019/2821 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davalı tarafın, cenaze sırasında yanıltılarak borç ödeme taahhüdü için imza atıldığı iddiasının kabul edilmemesi nedeniyle dava reddedilmiştir. Ancak mahkeme, davalının hak düşürücü süreyi aşarak müzakere halinde bulunması ve borçtan sorumlu olmayacağına ilişkin savunmasının dikkate alınmaması nedeniyle kararı bozmuştur. Borçlar Kanunu'nun 31. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 39. maddesi, irade fesadı hallerinin bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerektiği ve bu sürenin hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren işlemeye başladığını düzenlemektedir.
13. Hukuk Dairesi         2016/13844 E.  ,  2019/2821 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacı, kendisine ait olan aracı davalının yeğeni olan ..."a sattığını, aracın daha sonra 3. kişilere vekaletle satıldığını ancak davacıya olan 18.250,00 TL"lik borcun ödenmediğini, bu aşamada dava dışı ..."un babası olan ... isimli kişinin devreye girdiğini ve oğlunun borcunu ödeyeceğini taahhüt ettiğini ancak ancak ..."in de borcu ödeyemeden vefat ettiğini, cenaze sırasında ise davalının, yeğeni olan dava dışı ..."un borcunu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini ... 7. İcra Müdürlüğü"nün 2011/20197 esas sayılı dosyası ile yapılan takibe de itiraz edildiğini belirterek 18.250,00 TL alacağın 01.12.2011 tarihinden faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, tarafınca atılan imzanın kefalete istinaden olmadığı gibi, ödeme taahhüdü olarak da görülmesinin imkansız olduğunu, icra müdürünün huzurunda düzenlenmediğini ve müdürün imza ve onayını içermediğini, kendisinin ..."un amcası olduğunu, davacıya böyle bir borcun olmadığını, ..."un babası, davalının da kardeşinin cenazesinde oldu bittiye getirilmiş bir şekilde kendisinin imzasının alındığını, imzası iradesi dışından alındığını savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

    Mahkemece, "..."un babasının vefat ettiği, 18/10/2011 tarihinde ... ... mezarlığında öğle namazına müteakip defnedileceği sırada henüz öğlen namazı ve cenaze namazı kılınmadan önce davacının ölüm olayını öğrenerek cenazenin kaldırılacağı camiye geldiği, burada vefat eden kişinin oğlundan alacağının olduğunu, borcunu ödemediğini, vefat edenin oğluna kefil olduğunu, cenaze kaldırılırken hakkını helal etmeyeceğini bağıracağını söylemesi neticesi cenazeyi kaldıracak imam ..."ın araya girmesi sonucu davalının çağrıldığı, kendisine imzaladığı sözleşmenin tam olarak anlatılmadan kefil olacağı hususu belirtilmeden olay çıkmasını önlemek amacı ile imzasının alındığı, 18/10/2011 tarihli bu belgeye göre davalının, ... ..."nun davacıya olan 18.250,00TL olan borcunu ilerideki günlerde 01/12/2011 tarihinde borçlu ... ödemez ise ödeyeceğini taahhüt eden belgeyi imzaladığı ancak davalının kefil olarak belgeyi imzalama esnasında müzayeka altında bulunduğu, bu hususun dinlenen tanık beyanları ile anlaşıldığı" gerekçesiyle davanın reddine reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, taraflar arasında imzalanmış olan belgeye dayalı olarak, davalının borçtan sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; 18.10.2011 tarihli belgede "... "nun, ..."a olan borcunu 18.250,00 TL olarak ilerideki günlerde 01.12.2011 tarihinde ... ... ödemezse ben ödeyeceğimi taahhüt ediyorum "şeklinde beyanda bulunulduğu ve belgenin borçlu ... ..., Taahhüt eden davalı ... ve alacaklı davacı ... tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.
    Davalı tarafından cenaze sırasında oldu bittiye getirilerek imzasının alındığı savunulmuş ise de; davalının cenaze sırasında yanıltılması ve davacı tarafından hakkını helal etmeyeceği söylenerek korkutulması gibi bir olayın varlığı tartışılma konusu olmakla birlikte, cenaze sonrasında kısa sürede bu etkinin kalkmamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 818 sayılı Borçlar Kanununun 31. maddesi (6098 sayılı TBK"nun 39. maddesinde) düzenlenmiş olan "hata veya hile ile haleldar olan yakut ikrah ile yapılan akit ile mülzem olmayan taraf bu akdi ifa etmemek hakkındaki kararını diğer tarafa beyan yahut verdiği şeyi istirdat etmeksizin bir seneyi geçirir ise akde icazet verilmiş nazariyle bakılır. Bu mehil, hata veya hilenin anlaşıldığı veya korkunun zail olduğu tarihten itibaren cereyan eder" şeklindeki kanun hükmü ile "irade fesadı hallerinin bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir" şeklindeki kanun hükmü de dikkate alınarak, davalının 1 yıl yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra müzayaka halinde bulunduğu ve borçtan sorumlu olmayacağına ilişkin savunmasının dikkate alınmayacağı ve davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşünülmeden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi