Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/20396
Karar No: 2017/1241
Karar Tarihi: 13.03.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/20396 Esas 2017/1241 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/20396 E.  ,  2017/1241 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olup duruşma istemi değerden reddedilerek Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil olmadığı taktirde alacak istemine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan ...’in mirasçılarından olduğu halde kendisinin mirasçı gösterilmediği veraset ilamı esas alınarak murise ait 8 parsel sayılı taşınmazın mirasçı ... tarafından adına intikal yaptırıldıktan sonra davalı ...’ya satış suretiyle temlik edildiğini, davalı ...’nın satış yoluyla davalı ...’e, ...’ün de satış yolu ile davalı ...’nın oğlu olan davalı ...’e temlik ettiğini, ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/368 Esas/Karar sayılı 19/03/2010 tarihli veraset ilamı uyarınca kendisinin de mirasçı olduğunun saptandığını ileri sürerek, miras payı oranında tapu kaydının iptali ve adına tescili olmadığı taktirde dava konusu taşınmazın satış tarihindeki rayiç değerinin davalı ...’dan tahsilini istemiştir.
    Davalılar, derdestlik itirazında bulunarak, iyiniyetli olduklarını ve tapu kaydına güvenerek taşınmazı aldıklarını,talebin zamanaşımına uğradığını, iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazda pay oranında dava açılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece; mirasçılar arasında iştirak halinde mülkiyet kurallarının geçerli olduğu, davacının davasını tereke adına açmadığı, pay oranında talepte bulunduğu, bu haliyle diğer mirasçıları da davaya dahil edemeyeceği anlaşıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...’ın 26/09/1994 tarihinde ölümü üzerine ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15/11/1994 tarihli 1994/683 esas sayılı veraset ilamı ile eşi ...’in tek mirasçı olarak tespit edildiği, murisin eşinin bu veraset ilamına dayalı olarak dava konusu 8 parsel sayılı taşınmazı adına intikal yaptırarak davalı ...’ya satış yolu ile temlik ettiği, davalı ...’nın da davalı ... ’e, ...’ün de davalı ...’e satış yoluyla devrettiği, davacı ... tarafından açılan verasetin iptali davası sonucu ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/858 Esas sayılı dosyası ile davacının da mirasçı olduğuna karar verildiği ve sözkonusu kararın 24/04/2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği gibi terekeye ait bir hakla ilgili olarak açılacak davalarda kural olarak; tereke 4721 Sayılı Türk Medeni Yasası’nın 701 ve devam eden maddelerine göre elbirliği mülkiyetine tabi olduğunudan yasal istisnalar dışında(örneğin TM Yasası 702/son) tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri veya aynı yasanın 640. maddesine göre terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir.
    Ancak dava, halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK 11.11.2009 T. 2009/1-458 E.N, 2009/498 K.N.)
    Diğer taraftan, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla, Türk Medeni Kanunun 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda TMK"nun 988 ve 989, tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise TMK’nin 1023.maddesinin özel hükümleri getirilmiştir. Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyiniyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK’nin 1023.maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1.fıkrasında "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
    Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse, diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.Bu nedenle yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyiniyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima gözönünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bu görüşten hareketle "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı ilkeleri 8.ll.l99l tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında (İBK) kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
    Bütün bu ilke ve düzenlemelere, ayrıca Yargıtay HGK 11.11.2009 T. 2009/1-458 E.N, 2009/498 K.Numaralı içtihadına göre ketmi verese hukuksal nedenine dayalı olarak davacı, miras payı oranında tapu iptal tescil istemli dava açabilir.
    Hâl böyle olunca; davacının miras payına hasren açtığı davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmayıp, toplanan ve toplanacak deliller nazara alınmak ve davalıların iyiniyet savunmaları da incelenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; anılan hususlar gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Davacının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi