11. Hukuk Dairesi 2016/486 E. , 2017/533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/09/2015 tarih ve 2013/212-2015/151 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.01.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı-karşı davalı vekili Av. ... ile davalı-karşı davacı vekili Av. ... ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili, taraflar arasında ... & ..., ... ve ... ... markalı ürünlerin satışı konusunda 24/09/2010 tarihli bir anlaşma yapıldığını, bu anlaşma gereği müvekkilinin davalıdan fatura karşılığı ürünler alıp, satmaya başladığını, ekonomik nedenlerden dolayı müvekkilinin ..."teki ticari faaliyetini yürütemediğini, işyerini 10/08/2011 tarihinde kapattığını, bu konuda davalıya bilgi verdiğini, elde kalan malların listesinin davalıya iletildiğini, müvekkilinin elinde kalan malları satmak amacıyla ..."da faaliyet gösteren ... Turizm Oto Kiralama Şirketi ile bu malların konsinye satışı konusunda anlaştığını, ... Turizm Şirketi arasındaki anlaşma konusunda da davalıya bilgi verildiğini, izin alındığını, buna rağmen davalının şikayeti üzerine 16/09/2011 tarihinde marka ihlali ve taklit iddiasıyla müvekkili tarafından satışı yapılan ürünlerin toplatıldığını, bu adreste daha evvel de davalının ürünlerinin satılmış olduğunu, davalının kötüniyetli suç uydurması sonucunda savcılık kararıyla müvekkilinin dava konusu malların satışını durdurduğunu, böylece..."teki iş yerini kapatırken elinde kalan malların satışının engellendiğini, yapılan arama ve el koyma sonucunda müvekkili şirketin ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek; asıl davada müvekkili şirkette bulunan 1496 adet ürünün davalıya iadesini, iade olunan malların değeri olan 110.571,35 TL"nin el koyma tarihi olan 16/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini, ayrıca 50.000 TL manevi tazminatın da dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, müvekkilinin ... merkezli ... Grubunun hissedarı ve Türkiye"de yasal hak sahibi olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin amacının, sözkonusu malların ..."teki işyeri adresinde satılması olduğunu, bu nedenle davacı-karşı davalı tarafın başka bir yerde bu ürünleri satamayacağını, buna rağmen davacı- karşı davalının henüz işyeri kapanmadan 3 ay önce dava dışı bir şirket ile anlaşarak malların " da satışına başladığını, bundan müvekkilinin haberi olmadığını, sözleşmenin 31. maddesi gereğince tarafların birbirlerine yapacakları bildirimlerin, uyarıların noter aracılığıyla yapılmasının gerektiğini, davacı-karşı davalının bu eylemlerinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini, el konulan malların gerçek olmalarının tecavüz olmadığı anlamına gelmeyeceğini, davacı-karşı davalının sözleşmeye aykırı hareket ederek haksız kazanç elde ettiğini, müvekkilinin itibarının zarara uğradığını savunarak, asıl davanın reddini istemiş, karşı davada 150.000 TL maddi, 70.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, asıl davanın kısmen kabulüne, davalı-karşı davacının şikayeti nedeniyle gerçekleşen el koyma işleminden dolayı davacının el koyma tarihi itibariyle 5.891,50 TL kardan mahrum kaldığı ve haksız el koyma işleminden dolayı davacının manevi zararının da bulunduğu gözetilerek, 5.891,00 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat talebi ile, halen davacı tarafta bulunan 1496 adet ürünün davalıya iadesi talebinin reddine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz istemi bakımından yapılan incelemede, mahkeme ilamının hükmü temyiz eden davacı- karşı davalı vekiline 11/11/2015 günü, davalı- karşı davacı vekilinin temyiz dilekçesinin ise 04/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve hükmün anılan davacı- karşı davalı vekili tarafından HUMK 433’ncü maddesinde öngörülen katılma yoluyla temyiz süresi geçirildikten sonra 16/12/2015 tarihinde temyiz edildiği anlaşılmaktadır. 01/03/1990 gün ve 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı’nda süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkeme bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK 432/4’nci maddesi uyarınca davacı vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Asıl dava, davalı-karşı davacı tarafından taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden bir kısım malların davacıya satılmasından sonra, davacı tarafından dava dışı ... Turizm Oto Kiralama Şirketi ile bu malların konsinye satış yoluyla satılması konusunda anlaşılması nedeniyle bu mallara kısmen savcılık kararıyla el konulması, kısmen ise davacı-karşı davalı elinde kalması nedeniyle davacının maddi ve manevi tazminat istemleri ile iade taleplerine ilişkindir. Karşı dava ise, davacı- karşı davalı tarafın sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talebine ilişkindir.
Dava konusu edilen ürünler üzerindeki “...&...” markasının ... Af 21. November 2001 adına tescilli olduğu, ibraz edilen 10/09/2010 tarihli belge tercümesinden davaya konu markanın da yer aldığı ekli listedeki markalarla bağlantılı olarak marka hakkına tecavüz kapsamında marka sahibi şirketi temsil etmek üzere davalı-karşı davacının atanarak, yetki sınırlarının gösterildiği, taraflar arasında sözleşme kapsamındaki ürünlerin satışı konusunda davacı- karşı davada davalı olan alıcı şirketin münhasır olmamak şartıyla “... Mah. ... Bul. .... İş Merkezi No:11/B ....” adresinde “satış noktası yetkili dağıtıcısı” olarak belirlenmesi hususunda mutabık kalınarak “... sözleşmesi” akdedildiği anlaşılmaktadır. Adı geçen sözleşmenin 2. maddesinde ... Birleşik Tekstil Toptan ve Perakende Tic. Ltd. Şti"nin merkezi ... bulunan ..."in bir parçası olduğu, ... .... de dahil olmak üzere çeşitli markalar altında giysi ve aksesuarlar ile ilgili ürünleri pazarladığı, ... Birleşik Tekstil Toptan ve Perakende Tic. Ltd. Şti"nin işbu markalar kapsamındaki ürünlerini satmak üzere satış noktalarını inşa etmek ve işletmek, yurt içinde vereceği bayilikler aracılığıyla ithal ettiği ürünlerin satışını yapmak için... ve sistem geliştirdiği, 3. maddesinde sözleşmenin konusunun, satıcının ithal edeceği ürünlerin satıcı tarafından belirlenen satış noktalarında, yine satıcı tarafından belirlenen tek tip görüntü işletim sistemi ve kurum kimliği taşıyan satış noktalarında, alıcı tarafından satışa sunulması ile ilgili esasları düzenlemek olduğu, 4. maddesinde satıcının alıcıya sözleşme ile belirlenen adreste (satış noktasında) satıcının ürünlerini satmaları ve markaları kullanmaları için gayri inhisari bir hak verdiği, 5. maddesinde alıcının başlangıç tarihi itibariyle, satıcının önceden onayladığı adreslerde satış noktası (...) açma hakkını elde edeceği, çarşı içerisinde satış noktalarının nihai yerinin de söz konusu satış noktasının açılmasından önce satıcı tarafından yazılı olarak onaylanması gerektiği, 7. maddesinde ürünlerin tamamının kesin alım şartıyla satılacağı, hiçbir gerekçe ile ürün iadesi/iptalinin kabul edilmeyeceği, 23. maddesinde alıcının işbu sözleşmeye konu marka... veya iş bazında hiçbir iş ortağı/bayi"ye yerel veya bölgesel uygulama hakkı veremeyeceği, alt bayi/iş ortağı tayin edemeyeceği, 27. maddesinde alıcının borçlarını ödemekten aciz haline düşmesi, alıcının faaliyet göstermekte olduğu satış noktasının satıcının rızası olmaksızın el değiştirmesi vs. gibi nedenlerle satış noktasından yararlanmanın imkansız olması gibi sayılan diğer hallerde sözleşmenin kendiliğinden sona ereceği, 29. maddesinde sözleşme süresinin 2 yıl olduğu ve yenilenmesi koşulları, 31. maddesinde taraflardan birinin diğer tarafa yapacağı tüm ihtar, ihbar ve uyarıların noter marifetiyle yapılacağı, aksi takdirde geçersiz sayılacağı düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre, tarafların dava konusu edilen markayı taşıyan ürünlerin ... ilinde belirlenen satış noktasında davacı-karşı davalı tarafından satışa arz edilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlendiği görülmektedir.
Davacı-karşı davada davalı vekili müvekkilinin ekonomik nedenlerle ...’te başladığı ticari faaliyetini yürütemediğini ve iş yerini 10/08/2011 tarihinde kapattığını, bu konuda davalıya bilgi verdiğini, elde kalan malların listesinin de bildirildiğini, taraf şirket yetkilileri arasında yapılan görüşmenin ardından “..&...” markalı ürünlerin dava dışı .. Turizm Ltd. Şti’ye ait iş yerinde satılmasına davalı- karşı davalı şirketçe izin verildiğini, bunun üzerine olumlu yanıt alan müvekkilinin adı ... Turizm Ltd. Şti. ile 24/05/2011 tarihinde konsiye satış sözleşmesi imzalayarak “..&...” markalı ürünlerin adı geçen şirketin ’daki iş yerinde satılmaya başladığını, ancak işbu iş yerinde savcılıkça yürütülen soruşturmada markaya tecavüz iddiası çerçevesinde yapılan arama, el koyma işlemiyle ürünlerin toplatıldığını ileri sürmüştür. Davalı- karşı davacı vekili ise müvekkili şirketin hiç bir bilgisi olmadan davacı- karşı davalı tarafça sözleşme hükümlerine aykırı davranıldığını savunmuştur. Davacı- karşı davalı tarafça sunulan 09/06/2011 tarihli e-mailin konusu olarak ... ...’un gösterildiği, içeriğinde “Merhaba.. bu gün .. .... görüştük, gönderdiğim maili... Bey’e iletirsin, iyi çalışmalar” ibarelerine yer verildiği, ekinde ise model adı, kodu, adet ve cinsi gösterilen ürün listesinin yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle, belirtilen e-mail ve ekinin davalı- karşı davacının “..&...” markalı ürünlerin dava dışı ... Turizm Ltd. Şti’ye ait iş yerinde satılmasına izin veya örtülü olarak muvafakat verdiğini ispata elverişli olduğu kabul edilemez. Bu nedenle, davalı-karşı davacının “..&..” markalı ürünlerin dava dışı ... Turizm Ltd. Şti’ye ait iş yerinde satılmasına izin/muvafakat verildiğine, davacı-karşı davalının elinde kalan ürünlerin davalı- karşı davacının bilgisine sunularak alınmasının istendiğine dair başkaca sunulmuş bir delil de bulunmadığından; mahkemenin bu hususta "davalı-karşı davacı şirkete bilgi verildiği, davacı karşı davalının mali durumundaki olumsuz gelişmeler nedeniyle davacının ..."teki iş yerini kapatmak zorunda kaldığı, sözleşmeye göre iadesi mümkün olmayan bu mallar davacı-karşı davalının elinde kaldığından, bir şekilde bunları elden çıkarma konusunda, davalı-karşı davacı ile de görüşülerek bir çözüm yolu arandığı, davalı-karşı davacının bilgisi dahilinde, kendisinin bayisinin de bulunduğu bir iş yerinde bu orijinal malların satılmasından dolayı karşı davacının
itibarının zedelenmeyeceği ve orijinal malların bu adreste, karşı davacının bilgisi dahilinde satılmasından dolayı karşı davacının herhangi bir zarar görmeyeceğine" ilişkin gerekçesi yerinde görülmemiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin amacı dava konusu markalı ürünlerin ... ilinde gösterilen adreste açılan mağazada davacı-karşı davalı tarafından satılmasıdır. Davacı-karşı davalı tarafından ekonomik güçlükler nedeniyle ...’teki işyerini kapatması sonrasında elinde bulunan ürünleri .. Turizm Ltd. Şti. ne ait iş yerinde satılmasına davalı- karşı davalı şirketçe izin verildiği hususu da ispatlanamadığından, sözleşmeye aykırı davranan davacının asıl davadaki tazminat talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılması gerekir.
Karşı dava yönünden de yukarıda açıklanan sözleşme hükümleri ve bilirkişi raporları birlikte nazara alınarak sözleşmeye aykırılık nedeniyle maddi ve manevi tazminat şartlarının tartışılması suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden davalı- karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı- karşı davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davalı- karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacı-karşı davalıdan alınıp davalı-karşı davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 26/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.