11. Ceza Dairesi 2016/11909 E. , 2017/2093 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılığa teşebbüs
HÜKÜM : Mahkumiyet, hükmün açıklanması
I- Sanık hakkında “dolandırıcılık,, suçundan verilen karara karşı yapılan temyiz itirazlarının incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nun 231/8-son cümlesi hükmü uyarınca, çekin bankaya ibraz edildiği 03.01.2005 suç tarihinden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 13.04.2010 tarihine kadar bazı kesintilerle, her seferinde yeniden başlayan dava zamanaşımı süresinin işlediği, bu tarihten sonra denetim süresi içinde işlenen kasıtlı suçtan dolayı verilen ve kesinleşen mahkumiyet hükmü nedeniyle ihbar üzerine dosyanın yeniden ele alındığı, böylelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 13.04.2010"dan itibaren deneme süresi içinde işlenen ikinci suçun suç tarihi olan 16.10.2012ye kadar dava zamanaşımının durduğu gözetilerek yapılan incelemede;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen “dolandırıcılık" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihlerinde yürürlükte bulunan ve sanık lehine olan 765 sayılı TCK"nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suçun işlendiği 03.01.2005 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanık müdafîinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle mülga 765 sayılı TCK"nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,
II-Sanık hakkında “resmi belgede sahtecilik „ suçundan verilen karara karşı yapılan temyiz itirazlarının incelemesinde ise;
1-Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini hakime ait olup, suça konu çek incelenmek suretiyle, özellikleri duruşma tutanağına yazılıp, Türk Ticaret Kanunu 692. maddesinde öngörülen ve zorunlu unsurları taşıyıp taşımadığı belirlenip, gerekçede aldatıcılık niteliği ve zorunlu unsurları havi çek olup olmadığı hususları irdelenip, denetime olanak verecek şekilde suça konu çek aslı dosya içerisinde bulundurulmadan karar verilmesi,
2- Sanığın, katılana ait çalınan çek koçanından bir adet çeki araç alımı karşılığında ...a verip kullandığının iddia ve kabul olunan olayda; suça konu çekte sanığın son ciranta olarak imzasının olduğu; savunmalarında, çeki kendisine araba alımı nedeniyle ...ın verdiğini, kendisinin de ciro edip kullandığını, çek bedelini ödemek zorunda kalıp suç nedeniyle mağdur edildiğini savunduğu, diğer sanık ... .."ın da sahte çeki araç alımı için sanığa verdiğini kabul ettiği yönünde beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi bakımından, suça konu çek ön ve arka yüz üzerindeki yazı ve imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığına dair bilirkişi incelemesi yapılıp, çeki bankaya ibraz eden ...ın tanık olarak beyanı alınarak, suça konu çeki hangi ticari ilişkiye istinaden kimden aldığı hususunun açığa kavuşturulup, elde edilen tüm deliller tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi;
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.03.2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİDİR
Dairemizin 22/03/2017 tarih, 2016/11909 Es, 2017/2093 Kr sayılı çoğunluk görüşüne-sanık ... yönünden resmi belgede sahtecilik suçu ile ilgili olarak verilen bozma kararına- aşağıdaki sebepten-farklı gerekçeyle-kısmen muhalifim.
Sanığın 765 sayılı TCK"nın 346. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 342/1, 59 maddeleriyle 1 yıl 8 Ay Hapis Cezası ile cezalandırılmasına dair Hükmün Açıklanması suretiyle kurulan Konya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/11/2014 tarih 2014/344 Es 2014/495 Kr sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Sanık hakkında aynı mahkemece 15/02/2010 tarih 2010/23 Es- 2010/28 Kr sayıyla verilen hükmün CMK’nun 231/6 ve devam maddeleri uyarınca açıklanmasına geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Deneme devresi içinde sanık hakkında Konya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarih 2012/1282 Es 2014/105 Kr sayı ile 5237 sayılı TCK’nın 106/1-2. cümlesi, 62, 52 maddeleri uyarınca doğrudan 500 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükme istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
Kesin olarak verilen kararların olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
Bu sebeblerle anılan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. 22/03/2017