Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; hırsızlık suçunun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Hırsızlık suçuna konu eşyanın önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken alt sınırdan hüküm kurulması, 2-Mağdurun tüm aşamalardaki ifadesine göre, suçun işlendiği binanın konut olarak kullanılmadığı inşaatı yeni biten bir bina olduğu; konut dokunulmazlığının ihlali suçunun hürriyete karşı işlenen suçlar bölümünde yer alması, dairelerin bina niteliğinde olmasına karşın, dosya kapsamına göre, konut ya da işyeri anlamındaki bir binanın eklentisi ya da müştemilatında yer almadığının anlaşıldığı, kullanılmayan bina niteliğindeki yerlere rıza hilafına girilse dahi konut veya işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunun oluşmayacağı gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmesi, 3-Sanık ...’in mükerrirliğe esas mahkumiyetinin, TCK"nın 191/1. maddesi gereğince kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olup, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” şeklinde düzenleme getirmesi ayrıca aynı Kanun"la 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 7/2. maddesi uyarınca koşulları oluştuğu takdirde "davanın düşmesi" ve “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” seçeneklerine de yer verilmesi nedeniyle lehe olan bu düzenleme ve TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca sözü edilen hükümlülüğün tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 04/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.