20. Ceza Dairesi 2017/6717 E. , 2017/5861 K.
"İçtihat Metni"İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER :
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ... hakkında Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi"nce yapılan yargılama sonucu. 16/06/2016 tarihinde 2016/44 esas ve 2016/260 karar sayı ile sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Hüküm sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce 19/10/2017 tarihinde 2017/1817 esas ve 2017/5266 karar sayı ile sanık hakkındaki hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B) İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yazısında özetle;
"Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi, 16.06.2016 gün ve 2016/44-2016/260 sayılı kararı ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, sanık ..."ın 5237 Syl. TCK 188/3, 52/2, 53/1, 2, 3, 63, 58 inci maddeleri uyarınca 10 yıl hapis ve 100. TL adli para cezası ile tecziyesine karar vermiştir.
Çözümlenmesi gereken sorun, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 43 üncü maddesinde düzenlenen, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün müdür?
Dosya tetkik olunduğunda, 17.3.2015 tarihinde gizli soruşturmacıya sattığı 1 paket 0.76 gr esrarla ilgili olarak, 2.2.2016 tarihli iddianame ile Adana 7 inci Ağır Ceza Mahkemesine sanık hakkında temyiz konusu dava açılmıştır.
Sanık hakkında belirtilen davadan önce 15.1.2016 tarihinde arabada ele geçirilen 9.925 gr esrarla ilgili olarak 28.1.2016 tarihli iddianame ile Adana 5 inci Ağır Ceza Mahkemesine dava açıldığı, Mahkemesince 14.4.2016 tarihinde 2016/58-2016/138 sayılı mahkumiyet kararı verildiği, hükmün sanık müdafisince temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 4.2.2017 tarih 2016/214721 sayılı tebliğnamesinde hükmün onanmasının talep olunduğu, 20. Ceza Dairesinin 25.4.2017 tarih 2017/192-2017/2581 sayılı ilamında, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının saptanması ve tartışılması için araştırma bozmasına tabi tutulduğu, bu karara karşı 31.5.2017 tarih, 2016/214721 sayılı yazı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz yasa yoluna başvurulduğu, 1.6.2017 tarihinde daireye ulaştırılan evrak hakkında, 20. Ceza Dairesi"nce henüz karar verilmediği belirlenmiştir.
Acaba, 17.3.2015 ve 15.1.2016 tarihili suçlar, bir suç işleme kararının icrası kapsamında mı işlenmiştir? Bu hususun tetkiki için, araştırma yapılmasına, hükmün bozulup yerel mahkemesine gönderilmesine gerek var mıdır?
5237 sayılı TCK"nın 43 üncü maddesinde düzenlenen zincirleme suçun oluşabilmesi için; birden fazla suçun bulunması, bunların aynı tipte suçlar olması, suçların aynı kişiye ya da topluma karşı işlenmesi, suçların aynı kişiye veya topluma karşı değişik zamanlarda ya da aynı suçun tek fiille birden fazla kişiye karşı işlenmiş olması ve suçların bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi gerekir.
Suçların bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenip işlenmediğinin belirlenmesinde; suçların işleniş biçimlerinde ve maddî konusunda benzerlik olup olmadığı, suçların işlendiği yerler arasındaki ilişki, suçlar arasındaki zaman aralığı ve bir suçla ilgili kovuşturma yapılmasından veya hüküm verilmesinden sonra diğer suçun işlenip işlenmediği gibi ölçütlerden yararlanılır.
Failin aynı tipteki suçu birkaç kez işlemeyi önceden düşünüp istemesi bir suç işleme kararını gösterir.
Bu bilgiler ışığında;
17.3.2015 suç tarihi ile 15.1.2016 suç tarihi arasında, hukuki kesinti yoktur. Kovuşturma başlamamıştır.
Ancak; suçların işleniş biçimleri ve yerleri farklıdır. 17.3.2015 günü gizli soruşturmacıya, ... mahallesinde sadece bir parça 0.76 gr esrar satılmış, 15.1.2016 günü ise kuzey kıyı boyunda seyreden arabada 9.925 gr esrar nakledilirken ele geçmiştir.
17.3.2015 günü ile 15.1.2016 günü arasında geçen zaman, yaklaşık 10 aylık zaman farklılığı, bir suç işleme kararını bozacak kadar fazladır. Ayrıca suçların işleniş şekilleri de birbirine benzememektedir. Bu sebeplerle, somut olaylarda aynı suç işleme kararı ile hareket edilmediği sonucuna varılmalıdır.
Sadece hukuki kesinti oluşmadığına ilişkin kıstas sebebiyle, dairenin araştırma bozmasına gidilmesi görüşüne, bu nedenle iştirak edilememiştir.
İzahat karşısında; Yargıtay 20 inci Ceza Dairesinin anılan kararına itiraz edilmiştir." denilerek ilamının onanmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
C) CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZIYLA İLGİLİ YASA HÜKÜMLERİ
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 308. maddesi :
(1)Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, resen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu"na itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2)(05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanun"la eklenen fıkra) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanun"la eklenen fıkra) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderir.
2- 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un geçici 5. maddesi (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanun"la eklenen):
(1) Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 308"inci maddesinde yapılan değişiklikler, bu Kanunun yayımı tarihinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nda bulunan ve henüz karara bağlanmamış dosyalar hakkında da uygulanır.
D) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ :
Dairemizin itiraza konu olan kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir yanlışlık bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı yerinde görülmemiştir.
İtirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir.
E) KARAR: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının yerinde görülmediğine,
2- 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 07.11.2017 tarihinde, Başkan vekili ..."in karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY;
TCK 43. maddesindeki zincirleme suçun oluşabilmesi aynı suç işleme kararı ile Kanun"un aynı hükmünün birden fazla ihlal edilmesi yani birden fazla suçun bulunması bu suçların aynı tipte suçlar olması, suçların aynı kişiye veya topluma karşı değişik zamanlarda işlenmesi ya da aynı suçun tek fiille birden fazla kişiye karşı işlenmesi gerekir.
Sanığın bir suç işleme kararı kapsamında suçu işlediğinin belirlenmesinde suçun işleniş biçimi, suçlar arasındaki zaman aralığı, maddi konusunda benzerlik olup olmadığı gibi hususlardan yararlanılır.
TCK 188/3 maddesi kapsamında "uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri, ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır." yani uyuşturucu madde ticareti yapma suçu maddede sayılan seçimlik hareketlerin biri ya da birkaçının işlenmesi halinde oluşur. Fakat aynı suç işleme kararının belirlenmesinde suçun işleniş şekli, suçlar arasındaki zaman aralığı, maddi konusunun benzerliği gibi ölçütlerden faydalanıldığı için olayımızda sanık 17.03.2015 tarihinde gizli soruşturmaya bir paket 0,76 gr. esrar satması olayından yaklaşık 10 ay sonra 15.01.2016 tarihinde arabada 9,925 gr esrar naklederken yakalanmıştır. Her iki eylem arasında hukuki kesinti oluşmamış ve iki eylemi de TCK 188/3 maddesinde sayılan seçimlik hareketlerden ise de, iki eylem arasında fiili kesinti oluşmuştur. Suçların işleniş şekilleri farklıdır. İki eylem arasında 10 ay gibi uzun bir zaman aralığı vardır, sanığın suç işleme kararı yenilenmiştir, aynı suç işleme kararı ile hareket etmemiştir. Dolayısıyla sanığın eylemleri iki ayrı suçu oluşturduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum..