11. Ceza Dairesi 2015/1503 E. , 2017/2054 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1- Sanık hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 14.10.2008 gün ve 49/219 sayılı kararında da açıklandığı üzere; ceza yargılamasının amacı, somut gerçeğin ortaya çıkarılması olup bunun için başvurulan kanıtlama araçlarından biri de belgelerdir. Yargılama makamları suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken ele geçirilen ve kendiliklerinden getirtilen ya da iddia ve savunma doğrultusunda sunulan belgelerin güvenilirliğini de denetlemek durumundadırlar. Güvenilirliğin denetlenebilmesi için, belgenin aslının veya bunun olanaklı olmaması halinde de aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gerekir. Yine Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, suça konu belgenin fotokopi olması durumunda hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı, aslı bulunamayan evrakların aldatma kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığı da tespit edilemediği, fiili iğfalin aldatma niteliğini göstermeyeceği, somut olayda suça konu sahte muvafakatname aslının aşamalarda ele geçirilemediği cihetle, aldatma niteliğinin tespit edilemeyeceği gözetilmeden, sanığın unsurları oluşmayan özel belgede sahtecilik suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
5237 sayılı TCK"nun 61. maddesinde yer alan, hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler ve 3. maddesinde yer alan suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur hükümleri uyarınca; somut olayda temel cezanın yukarıda sayılan ilkelere göre belirlenmesi gerektiği gözetilerek, temel cezanın belirlenmesinde, alt sınırdan ceza tayininin gerekçeleri mahkemece hükümde açıklandığından, tebliğnamedeki cezanın alt sınırın üzerine çıkılarak belirlenmesi gerektiğine yönelik bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafii ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen “dolandırıcılık” suçunun,dosya kapsamına göre özel belgede sahtecilik suçundan önce işlendiği ve bu nedenle birlikte işlenmediği anlaşıldığından; hükümden sonra, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazate"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasanın 34. maddesiyle değişik CMUK"nın 253. maddesi uyarınca, atılı suçun uzlaşma kapsamına alınması nedeniyle, taraflara usulüne uygun olarak uzlaşma önerisinde bulunulup, sonucuna göre hüküm kurulması zorunluluğunun bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 20.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.