16. Ceza Dairesi 2017/3574 E. , 2018/1562 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Cumhurbaşkanına hakaret
Hüküm : CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat
Yerel mahkemece verilen hüküm süresinde katılan vekili ve o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Katılan vekilinin temyizine yönelik yapılan incelemede;
Katılan vekilinin 01.08.2016 tarihli dilekçe ile şikayetten vazgeçtiği ve CMK"nın 243. maddesi uyarınca katılmanın hükümsüz kaldığı anlaşıldığından, temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1 maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,
2-Cumhuriyet savcısının temyizine yönelik yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairemizin 12.07.2017 tarih 2017/1766-4809 sayılı kararında açıklandığı üzere; T.C. Anayasasının 104/1 maddesine göre, Cumhurbaşkanı devletin başıdır ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. Bu nedenledir ki Cumhurbaşkanına hakaret suçu, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil Millete ve Devlete karşı işlenmiş suçlar bölümünde düzenlenerek Devleti temsil eden Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığının korunması amaçlanmıştır. Suçun gerçek mağdurunun makamı temsil eden Cumhurbaşkanı olduğunda kuşku bulunmamakla birlikte düzenleniş şekli ve yeri itibariyle, devlete ilişkin hukuki yararın korunmasının, kişisel yarara nazaran daha üstün tutulduğu açıktır.
Suçun manevi unsuru genel kasttır. Mağdurun sıfatı bilinerek hareket edilmelidir. Hakaretin Cumhurbaşkanlığı sıfat veya vazifesiyle alakalı olmasına ya da siyasi saikle gerçekleştirilmesine lüzum yoktur. Ancak kastın, doğrudan Cumhurbaşkanına yönelik olması aranmalıdır. Bu hususta duraksama varsa Cumhurbaşkanının ve Cumhurbaşkanlığı makamının tartışmalı, kuşkulu her türlü sıradan olayın muhatabı kılınmasının suçla korunan hukuki değerin önemine, yasanın amaç ve kapsamına uygun düşmeyeceği gibi, meydana getirdiği hukuki, toplumsal ve kişisel sonuçları itibariyle de fail açısından "şüpheden sanık yararlanır" ilkesine aykırılık oluşturacağı değerlendirilmelidir.
Somut olayda samğın; yıllardır Büyük Birlik Partili olduğunu, aynı partide siyaset yaptıkları insanların yıllarca parti liderlerinin ölümü ile ilgili olarak iktidarı ve dönemin Başbakanı olan sayın Cumhurbaşkanını suçladıklarını fakat daha sonra hiçbirşey olmamış gibi parti değiştirdiklerini, bu duruma katlanamayıp çok içerleyip öfkelendiğini, bu nedenle internet ortamında parti değiştiren partilileri kastederek iddianameye konu paylaşımları yaptığını savunmuş olmasına, yerel mahkemenin sanık tarafından yapılan paylaşımların, muhataplarının şeref ve saygınlığını rencide edecek, aşağılayacak mahiyette sövme olduğu ve bu haliyle hakaret suçunu oluşturacağı ancak sanığın özellikle suç konusu paylaşımlara konu aynı fotoğrafı kullanarak 06.01.2015 tarihinde yaptığı paylaşım içerikleri de dikkate alındığında savunmanın aksine hakaretin doğrudan Cumhurbaşkanına yapıldığını ortaya koyan kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı yönündeki kabulünde, paylaşımlarda kullanılan, "satılmış hainler, davaya ihanet edip AKP saflarında saf tutup ceket düğmeleyen el pençe divan duran, paraya pula, şana şöhrete koltuğa satılan, Büyük Birliği sırtından vuran..." gibi ifadeler de gözetildiğinde bir isabetsizlik görülmediğinden,
Yapılan yargılama sonunda sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmadığı, mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle kabul ve takdir kılınmış olmakla usul ve kanuna uygun bulunduğundan Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle beraate ilişkin hükmün ONANMASINA, 08.05.2018 tarihinde Üyeler ... ve ..."in sanığın mahkumiyetine karar vermek gerektiğine ilişkin karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Sanık savunmasında “...yıllardır Büyük Birlik Partiliyim, aynı partide siyaset yaptığımız insanlar yıllarca liderimiz Muhsin beyin ölümü ile ilgili olarak iktidarı ve dönemin Başbakanı olan sayın Cumhurbaşkanı"nı suçladılar fakat daha sonra hiçbirşey olmamış gibi parti değiştirdiler, ben buna katlanamadım, çok içerleyip öfkelendim, bundan dolayı internet ortamında parti değiştiren insanları kastederek iddanameye konu dava dosyasında bulunan yazıları yazdım ancak benim kastım asla Cumhurbaşkanı değildi,...” dediğini bildirmiş ve Mahkemece savunmaya itibar edilerek sanığın beraatine karar verilmiş ise de, hakaret içeren suça konu yazının Cumhurbaşkanının da bulunduğu fotoğrafın üst kısmına yazılarak paylaşılmış olması karşısında, dosya kapsamı da nazara alındığında mahkumiyeti gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun beraat hükmünün onanması yönündeki görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY:
Sanığın paylaşım yaptığı sözlerinin hakaret içerdiğinde sayın çoğunluk ile aramızda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak uyuşmazlık hakaretin Cumhurbaşkanına karşı yapılıp yapılmadığı hususuna ilişkindir.
Yerel mahkeme, savunmasını ve 06.01.2015 tarihli paylaşım içeriğini gözeterek sanığın, Cumhurbaşkanına hakaret kastı ile ve onu muhatap alarak hareket ettiğine dair kesin ve inandırıcı delil bulunmadığını belirtmek suretiyle beraatine karar vermiştir.
Somut olayda; sanığın, iki kişi ile birlikte Cumhurbaşkanın da olduğu ve üzerinde, “…SATILMIS HAINLER…PARAYA PULA TAPAN KA…LAR…MENFAATCI LES KARGALARI…LIDERIMIZ MUHSIN YAZICIOĞLU NUN KATILI ASIL SIZLERSINIZ SIZLER…SEREFSIZLER…” şeklinde hakaret içeren sözler yazılı fotoğrafı, kendisine ait facebook hesabı üzerinden 3 Ocak 2015 tarihinde paylaştığı anlaşılmıştır.
Sanık, aynı partide siyaset yaptığı insanların parti değiştirdiklerini, bundan dolayı parti değiştiren insanları kastederek dava konusu yazıları yazdığını, kastının Cumhurbaşkanı olmadığını savunmuştur.
Oysa, hakaret içeren söz konusu paylaşımda eleştirilen durum ile anlatım biçimi arasında sanığın savunmasında belirttiği gibi düşünsel bir bağ bulunmamaktadır.
Keza, isim açıkça belirtilmemişse de, sanığın yaptığı paylaşımdaki Cumhurbaşkanının da olduğu fotoğrafta üç kişinin bulunması ve sözlerin çoğul ekleri kullanılarak yazılması ile özellikle 4 Ekim 2014 ve 26 Kasım 2014 tarihliler başta olmak üzere diğer paylaşımları birlikte değerlendirildiğinde hakaret içeren dava konusu paylaşımının doğrudan Cumhurbaşkanına yönelik olduğu hiçbir tereddüt doğurmayacak şekilde açıktır.
./..
Buna göre;
Tüm dosya kapsamı ve paylaşım içeriği nazara alındığında üzerine atılı suçu sabit olan sanığın mahkûmiyeti gerektiğinden yerel mahkeme hükmünün bozulması görüşüyle, sayın çoğunluğun beraat kararının onanmasına ilişkin düşüncesine katılmamaktayım.