14. Hukuk Dairesi 2016/13939 E. , 2017/5637 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.04.2014 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde rayiç değerin tahsili talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davacının birinci kademede ileri sürdüğü tapu iptali ve tescil talebinin reddine, davacının ikinci kademede ileri sürdüğü tazminat talebinin kısmen kabulü ile 22.502,28 TL"nin dava tarihi olan 22.06.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine dair verilen 30.12.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04.07.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Davacı vekili 24.06.2014 tarihli dilekçesi ile; davacı ..."ın davalı ...’ün 3/20 müşterek pay ve 90,28 m2 elbirliği ortaklığı halinde pay olarak paydaşı bulunduğu 18 pafta, 1768 parsel sayılı (yenileme ile 204 ada 24 sayılı parsel) incir ve zeytinli tarla cinsli taşınmazdaki hak ve payını 17/05/1999 tarihinde sözleşme ile üç milyar TL bedeli peşin ödeyip satın ve teslim aldığını, sözleşmenin tapuya 17.05.1999 tarihinde şerh edildikten sonra 30.05.2014 tarihinde şerhin terkin edildiğini (ayrıca dava dışı yine aynı parselde iştirakçi paydaş ... iştirakli payını 01.09.1999 tarihli noter SVS ile satın ve teslim aldığını) ve iştirakçi ve müşterek tüm paydaşların paylarını diğer davalılara 10.06.2014 tarihinde tapudan satış yaptıklarını, davalı ...’ün davacının halasının oğlunun kızı olduğunu, dava konusu taşınmazın tarafların ortak murisinden miras yoluyla davalı ve kardeşlerine intikal ettiğini, satımı vaad edilen payların yarısının davalı ...’a diğer yarısının da davalı ... Ouıntın’a ait olduğunu, bu payların iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde davalı ... paylarının dava tarihindeki rayiç değerinin davalı ...’den yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar Hale ve Ebru vekili, davaya konu taşınmazı üzerindeki 17.05.1999 tarihli satış vaadi şerhinin diğer davalı ... tarafından tapuya başvurulması üzerine 2644 sayılı Tapu Kanununun 26/8 maddesi gereğince beş yıllık süre geçmiş olduğundan 30.05.2014 tarihinde terkin edildikten sonra davalı ... ve Ebru tarafından 10.06.2014 tarihinde tapu kayıtlarına güvenerek şerhsiz olarak iyiniyetle satın aldıklarını, taşınmazın elbirliği şeklinde mülkiyete tabi olduğunu, davacının tek başına kullanımının mümkün olmadığını, zamanaşımı ve TMK 1023 maddesi gereğince davanın esastan reddini savunmuştur.
Davalı satıcı ... vekili husumet, zamanaşımı, elbirliği mülkiyeti nedeniyle ifa imkansızlığı ve tazminat yönünden TBK. 78/2 maddesi gereğince zamanaşımı ve esastan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davalı ... dahil tüm hissedarları tarafından satılığa çıkartılarak emlakçı ile anlaşılması, emlakçının satış konusunda internette ilan vermesi, davalılar Ebru ve Hale"nin emlakçı ile görüşerek taşınmaza talip olmaları, taşınmazın tapu durumunun emlakçı vasıtasıyla denetlettirilerek isim hatalarının düzeltildiği, davalıların taşınmazı daha önce görmedikleri ve bilmedikleri, satış konusunda görüşmeler başladıktan sonra taşınmazı görmeye gittikleri, bu esnada davacı tanığı bir kısım pay yönünden taşınmazın sıkıntılarının olduğunu beyan etse bile, net ve kesinlik içermeyen bu beyan karşısında emlakçının kayıtları inceleyerek hukuki hiçbir engel bulunmadığını beyan ettiği gözetildiğinde, davalıların tapu kaydına olan itimatlarının korunması gerekip kötü niyetlerinin ispat olunamadığı kanaatine varıldığından, davacı tarafın tapu iptali talebinin reddine; ikinci kademede davalı ..."ye karşı ileri sürdükleri tazminat talebinin kısmen kabulü ile 22.502,28-TL"nin dava tarihi olan 22/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü davacı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre satış vaadi şerhinin terkininden sonra taşınmaz satılmış olup davalı ... ve Ebru"nun kötüniyetli ve muvazaalı olarak devraldığı ispat edilemediğinden, davacı vekilinin tapu iptali ve tescil davasının reddine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin ikinci kademedeki tazminat istemine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Davacı akidi olan taraftan Borçlar Kanununun 96. maddesine dayanarak ademi ifa sebebiyle tazminat isteyebilir. Buradaki borcun nedeni, borçlunun taahhüdünü ihlal etmesidir. Borçlunun taahhüdü, genellikle bir akte dayandığından buna “akdi tazminat”, borçlunun sorumluluğuna da “akdi sorumluluk” denilmektedir. Borçlar Kanunun 96. maddesi gereğince ödenmesi gereken tazminat ise alacaklının müspet zararıdır. Müspet zarardan da, borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne vaziyette bulunacak idi ise, bu vaziyetle mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki fark anlaşılmalıdır.
Davacının bedel yükümlülüğünü yerine getirdiği sabittir. Davalı ... 17.05.1999 tarih 08997 yevmiye nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereğince iştirak halinde ve müşterek mülkiyet şeklindeki payları yönünden mülkiyeti nakil borcunu davacıya karşı ifa edemediğinden Borçlar Kanununun 96. maddesi gereğince davacının zararlarını tazmin etmeleri gerekir. Ödenmesi gereken tazminat miktarının taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerine göre bulunması gerekir.
Mahkemece, yukarıda yapılan saptamalar uyarınca dava konusu olan satıcı ..."e ait elbirliği ortaklığı ve paylı mülkiyet şeklindeki paylarının dava tarihindeki rayiç değerinin (dava konusu taşınmazın davalı ... ve Ebru"ya satışına dair 10.06.2014 tarihli resmi senetteki satış bedeli ve 19.10.2015 tarihinde yapılan keşif sonucu düzenlenen keşif rapor ve ek raporları arasındaki çelişki giderilerek) yeniden yapılacak keşif sonucu uzman bilirkişi tarafından belirlendikten sonra işin esasına yönelik karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tazminine hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.07.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.