20. Hukuk Dairesi 2015/13371 E. , 2017/2957 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ...vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1955 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 376 ada 3 parsel (eski 121 parsel), 376 ada 2 parsel (eski 123 parsel), 162 ada 1 parsel (eski 24 parsel) ve 373 ada 4 parsel (eski 140 parsel) sayılı taşınmazlar senetsizden ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, sırasıyla 20.720,00 m2, 10.500,00 m2, 2.560,00 m2 ve 38.380,00 m2 yüzölçümü ile tarla ve bağ vasfıyla davacılar murisi adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ...ve arkadaşları, kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarına dayanarak yörede 1998 yılında ilk kez yapılan orman kadastrosu sırasında 373 ada 4 parsel (eski 140 parsel) ile 376 ada 3 parsel (eski 121 parsel) sayılı taşınmazlarının bir kısmının, 376 ada 2 parsel (eski 123 parsel) ile 162 ada 1 parsel (eski 24 parsel) sayılı taşınmazların ise tamamının orman sınırları içine alınması işleminin yanlış olduğunu ileri sürerek, bu yerlere ait sınırlamanın iptali istemiyle dava açmışlardır. ...ise 08/10/2014 havale tarihli dilekçesiyle dava konusu taşınmazların orman niteliği taşıdığından orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescilini talep ederek davaya müdahil olmuştur.
Mahkemece, yörede daha öncesinde arazi kadastrosunun yapıldığı, ormanların belirlenmesi amacıyla yapılan çalışmanın ikinci kadastro hükmünde olup geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne; dava konusu 376 ada 3 parsel (eski 121 parsel), 376 ada 2 parsel (eski 123 parsel), 162 ada 1 parsel (eski 24 parsel) ve 373 ada 4 parsel (eski 140 parsel) sayılı taşınmazların orman sınırları dışına çıkarılarak mevcut olan kayıt üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm davalı ...vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, on yıllık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu 1955 yılında yapılmıştır. Ayrıca, 04.11.1996 tarihinde başlanan ve 10.07.1998 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; orman kadastrosu ve genel arazi kadastrosu işlemleri, tabi oldukları kanun, hukuki konuları ve doğurdukları sonuç itibariyle birbirinden farklı olduğundan, genel kadastrodan sonra yapılan orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 22/1. maddesi anlamında 2. kadastro olarak kabul edilemez. 3402 sayılı Kanunun 22. maddenin beşinci fıkrasında “Tahditleri yapılarak kesinleşmiş ve tescil edilmiş ormanlara ait kayıt ve belgeler tapu kütüğüne olduğu gibi aktarılır” hükmü bulunmaktadır. 3402 sayılı Kanunun yürürlüğü tarihinden önce genel kadastrosu yapılan yerlerde, tahditleri yapılmayan ormanlarda ve yine bu kanunun yürürlüğünden sonra aynı Kanunun 4/3. maddesi hükmüne göre
yapılan çalışma sonucu tescili yapılan ormanlarda ne gibi işlem yapılacağı konusunda Kadastro Kanununda hüküm bulunmadığından, bu tür ormanlar hakkında özel kanun olan 6831 sayılı Orman Kanunun uygulanması gerekir. Anılan Kanunun 22.05.1987 tarih ve 3373 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesinde “Devlet ormanlarının, hükmü şahsiyete haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman kadastrosu ve ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti, orman kadastro komisyonları tarafından yapılır” hükmü bulunmakta olup, kanun maddesinde daha önce arazi kadastrosu yapılan ve yapılmayan taşınmaz ayrımının yapılmadığı görülmektedir. 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerini değiştiren 3373 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra bu kanun hükümlerine göre çıkarılan ve 02.09.1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesi uygulaması hakkındaki Yönetmeliğin kapsamı başlıklı 2. Orman Kadastro Komisyonlarının görevi başlıklı 8. maddelerinde hangi taşınmazların orman kadastrosunun yapılacağının gösterildiği, Tapu ve Kadastro Dairelerinden İstenecek Bilgi ve Belgeler başlıklı 18. maddesinde “orman kadastrosu yapılacak yerlerin daha önce tapulaması yapılmış ise, kadastro pafta örnekleri ile tapu kayıt örneklerinin tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden getirileceği”, Devlet Ormanları Olarak Sınırlandırılacak Yerler başlıklı 23. maddesinde tapulu - tapusuz ya da daha önce arazi kadastrosu yapılan yer ayrımı yapılmaksızın 6831 sayılı Kanunda tanımı yapılan yerlerin ve 4785 sayılı Kanun gereğince devletleştirilmiş veya devletleştirmeye tabi ormanlar ile Devlet ormanı olduğuna dair kesinleşmiş mahkeme ilamı bulunan yerlerin orman kadastrosunun yapılacağı ve aynı Yönetmeliğin Orman Olarak Sınırlandırılan Tapulu Yerlerin Orman İşletme Müdürlüğüne Bildirilmesi başlıklı 29. maddesinde “Orman Kadastro Komisyonlarının, orman olarak sınırlandırılan tapulu yerleri, harita, liste ve tutanaklarını Orman İşletme Müdürlüklerine göndereceği ve müdürlük tarafından kesinleşmiş orman sınırları içinde kalan hukuken geçersiz hale gelmiş tapuların kısmen veya tamamen iptali için gerekli işlemlerin yapılacağı” ve 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile ve yine 05.11.2003 tarih ve 4999 sayılı Kanun ile değiştirilen 6831 sayılı Kanunun 7. maddesi ile daha önce orman kadastrosu yapılan ancak herhangi bir nedenle orman sınırı dışında bırakılan ormanların dahi orman kadastrosunun yapılabileceği" öngörülmüştür. Böylece daha önce orman kadastrosu yapılan yerlerde dahi orman kadastrosu yapılmasının ikinci kadastro olmayacağı kanun ile de hüküm altına alınmıştır.15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve 02.09.1986 tarihli Yönetmeliği Yürürlükten Kaldıran Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 2, 10, 21, 26, 27 ve 32. madde hükümleri de birlikte değerlendiğinde, daha önce genel arazi kadastrosu yapılan yerlerde, sonradan orman kadastrosunun yapılmasının kanuni olduğu, dayanılan kanun kuralları ve hukuki sonuçları farklı olduğundan orman ve arazi kadastrosunun birbirine karşı ikinci kadastro olmayacağı sonucuna ulaşılmaktadır. 3116 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.06.1937 ve 6831 sayılı Orman Kanununun yürürlüğe girdiği 08.09.1956 tarihinden bu yana Orman Genel Müdürlüğünün uygulamaları da bu doğrultudadır.
Hal böyle olunca; somut olayda çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 6831 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılıp 10/07/1998 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasının 1955 yılında yapılan genel arazi kadastrosuna karşı ikinci kadastro kabul edilemeyeceğinden işin esasına girilerek yöntemine uygun şekilde orman araştırması yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ...vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/04/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.