13. Hukuk Dairesi 2014/9036 E. , 2015/154 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılardan ... avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ... vekili avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılardan ...‘ın avukatı olarak, diğer davalılar .... ve ... aleyhine ....İcra Müdürlüğüne ait 2010/2218 esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattığını, ne var ki tarafların sulh olduklarını, vekaletten haksız olarak azledilip, ücretinin ise ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 20.000,00 TL ücret alacağının faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ... ve ...; sulh anlaşmasının söz konusu olmadığını, takiplerin ve davaların derdest olduğunu savunarak, davanın reddini dilemişler, diğer davalı ... ise, davacı avukatın diğer davalı şirket yetkilisi ... ile bilgisi dışında görüştüğünü, vekalet görevini kötüye kullandığını, bu nedenle davacıyı haklı olarak azletiğini, davacı hakkında Savcılığa ve Baroya şikayette bulunduğunu, ayrıca diğer davalılar ile arasında herhangi bir sulh anlaşmasının da mevcut olmadığını savunarak davanın reddini, %40 inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporuna göre, “azlin haksız olduğunun ispat edilemediği gibi, davalıların sulh olduklarının da ispat edilemediği“ belirtilerek, davalılardan ... hakkındaki davanın kabulüne, 104.400,00 TL ücret alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalıdan tahsiline, diğer davalılar hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, davalılaran ..., davacı avukatın iş bu davada ücret talep edilen icra takip dosyasının hasım tarafı olan ... ile kendisi aleyhine ve menfaat temin etmek amacıyla defalarca telefon görüşmesi yaptığını, ayrıca baş başa da görüştüğünü, bu nedenle güven ilişkisi ortadan kalktığından, davacıyı haklı olarak azlettiğini, olayda vekalet ücreti talep edilemeyeceğini savunmuştur. Davalı ...’ın bu savunması diğer davalılar tarafından, “davacının vekil olduğu icra dosyalarına ilişkin kendileriyle haricen görüştüğü, belli bir miktar para karşılığında takipleri lehe sonuçlandıracağını beyan ettiği, ancak kendilerinin bu talebi kabul etmedikleri“ şeklindeki dosyaya ibraz edilen 5.9.2011 tarihli dilekçe ile de teyit edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde, azlin haklı olduğu kabul edilir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, vekaleti sadakatle ifa etmemiş ise, müvekkilin vekilini azli haklıdır.
TBB Meslek Kurallarının 31. maddesinde de, "Avukat hasım tarafın ancak avukatı ile görüşebilir. (Hasmının avukatı yok ise) avukatın hasımla teması zorunlu sınırlar içinde kalır. Hasım tarafla her temasından sonra avukat müvekkile bilgi verir." düzenlemesi mevcut olup, avukatın hasım tarafla zorunlu olmadığı halde görüşmesi ve bu görüşmeden müvekkilini bilgilendirmemesi, başlı başına meslek kurallarına ve sadakat borcuna aykırılık teşkil eder. Kaldı ki, dava konusu olayda davalı ..., davacının kendi aleyhine ve menfaat temin etmek için davalı asille görüştüğünü iddia etmektedir.
Her ne kadar mahkemece, “davalının iddialarının mücerret anlatımdan ibaret kaldığı, azlin haklı olduğunun ispat edilemediği“ kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, davalı ..., davacının hasım tarafla herkesin görebileceği bir ortamda bilgisi haricinde görüşüp pazarlık yaptığını iddia ederek bu konuda tanık deliline de dayanmıştır. Maddi vakıalar tanıkla ispat edilebileceğinden, mahkemece davacı tanıkları dinlenmeden karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan davalı ... ve aynı avukata vekalet veren dava dışı ...’ın ortaklarının, davacı avukatın Avukatlık Kanunu ve meslek kurallarına aykırı olan söz konusu bu davranışı nedeniyle Baro’ya ve C.savcılığına şikayette bulundukları, davacı hakkında ..... tarafından “soruşturma izninin verilmesine yer olmadığına dair” ve ... Barosu tarafından da “disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığına dair” kararlar verildiği, ancak söz konusu bu kararlara karşı itiraz edildiği ve idare mahkemesinde de dava yoluna müracaat edildiği, yapılan başvuruların henüz sonuçlanmadığı, idare mahkemesinde açılan davaların ise derdest olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda azlin haklı olup olmadığının tespiti için, davacı avukat hakkında Baro ve Cumhuriyet Savcılığı nezdinde yapılan şikayetlerin, itiraz yoluyla birlikte nihai olarak sonuçlanmasının bekletici sorun yapılmamış olması da isabetsizdir.
O halde mahkemece azlin haklı olup olmadığı konusunda, öncelikle idare mahkemesinde açılan davalar ile, Barolar Birliğine yapılan itirazların sonuçlanması beklenip, ayrıca davacının gösterdiği tanıklar da dinlenmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile “azlin haklı olduğunun ispat edilemediği“ belirtilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 2.bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalı ..."a ödenmesine, peşin alınan 1.783,00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 13.1.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.