Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/8587
Karar No: 2015/153
Karar Tarihi: 13.1.2015

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/8587 Esas 2015/153 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2014/8587 E.  ,  2015/153 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat ... geldi, karış taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR

    Davacılar, 26.9.2008 tarihinden 25.7.2012 tarihine kadar, davalının .... ünvanlı şirketine ait dava ve icra dosyaları avukat olarak takip ettiklerini, 25.7.2012 tarihinde vekaletten haksız olarak azledildiklerini, vekalet ücretlerinin ise ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 10.000,00 TL vekalet ücreti alacaklarının, 4.8.2012 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, davacı avukatların vekaleten yaptığı tahsilatları zamanında kendisine vermediklerini, herhangi bir talimat ve yetki almadan, sırf vekalet ücreti alabilmek için, başka bir avukatı tarafından açılıp takip edilen dava ve icra dosyalarına vekaletname ibraz ettiklerini, dosyalarda gerekli özeni göstermedikleri gibi, yanlış mahkemede dava açarak zaman kaybına sebebiyet verdiklerini, öte yandan aralarında husumet ve çıkar çatışması olan kardeşi ....’in de vekilliğini üstlendiklerini, bu durumu kabul etmediğini bildirmesine rağmen vekaleti devam ettirdiklerini, tüm bu nedenlerle güven ilişkisi ortadan kalktığından davacıları haklı olarak azlettiğini, haklı azil nedeniyle herhangi bir ücret talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, “davalı tarafından ileri sürülen azil gerekçelerinin kanunda sayılan hallerden olmadığı, müvekkilin, avukatın diğer müvekkilleri ile olan ilişkilerine müdahale edemeyeceği, bir avukatın da, müvekkilinin haberi olmadan herhangi bir dava açması, icra takibi başlatması, ya da dosyalara vekalet ibraz etmesinin söz konusu olamayacağı, dolayısıyla azlin haksız olduğu” belirtilerek, davanın kabulüne, 10.000,00 TL vekalet ücreti alacağının 4.8.2012 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Avukatın, vekil olarak borçları Türk Borçlar Kanununun 505. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 389.) ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, vekil, adı geçen Kanununun 506. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır.
    “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanununun 506. (Mülga Borçlar Kanununun 390.) maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir.
    Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.
    Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
    Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; dava, davacı avukatlar tarafından haksız azil iddiasına dayalı olarak açılan vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 26.9.2008 tarihinde başlayan vekalet ilişkisinin, 25.7.2012 tarihli azille sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacılar, azlin haksız olduğunu ileri sürerken, davalı ise cevap dilekçesinde belirtmiş olduğu nedenlerle davacı avukatları haklı olarak azlettiğini savunmuştur.
    Davalının ileri sürdüğü azil nedenlerinden biri de, davacı avukatların, arasında husumet ve çıkar çatışması olan kardeşi ...’in de vekilliğini üstlenmiş olmaları, bu durumu kabul etmediğini bildirmesine rağmen, kardeşi ...’in vekilliğinden vazgeçmemeleridir. Tüm dosya kapsamından, davalı ile kardeşi olan dava dışı .... arasında husumet olup, dava dışı ...’in davalı hakkında “özel belgede sahtecilik” ve hakaret suçlarından şikayetçi olduğu, davacı avukatların da bu husumete vakıf oldukları, davalı tarafından davacılardan ...’a “ya Secaattin’i bırak ya beni” şeklinde e-mail gönderildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, “davalı tarafından ileri sürülen azil gerekçelerinin kanunda sayılan hallerden olmadığı, müvekkilin, avukatın diğer müvekkilleri ile olan ilişkilerine müdahale edemeyeceği” belirtilerek, azlin haksız olduğu kabul edilmişse de, avukat ve müvekkil arasındaki ilişkinin temeli “güven” unsuruna dayalı olup, davacı avukatların, davalı müvekkilleri ile arasında husumet bulunan dava dışı kardeşinin de vekilliğini üstlenmiş olmaları ve davalının bu durumu kabul etmediğini bildirmiş olmasına rağmen, davalının hasmı durumunda olan kardeşi ile vekalet ilişkisini sona erdirmemiş olmaları, davalı müvekkilin avukatına olan güvenini sarsan, vekilin sadakat borcuna aykırı davrandığını gösteren bir husustur. O halde davalının, 25.7.2012 tarihli azilname ile davacı avukatları haklı olarak azlettiği kabul edilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, azlin haksız olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 2.bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacılardan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 170,80 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 13.1.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi