19. Hukuk Dairesi 2014/15312 E. , 2015/1733 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-temlik alan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı asıl borçlunun kullanmış olduğu kredi sebebiyle teminat amaçlı olarak davalı bankaya verilen icra takibine konu bonoda kefil olarak imzasının bulunduğunu, kredi borcunun asıl borçlu tarafından ödendiğini ileri sürerek müvekkilinin davalı bankaya asıl borçluya olan kefaleti nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, icra takip dosyasının dayanağı olan bononun iptaline, %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu kredi sözleşmesinin cari şekilde işleyen genel kredi sözleşmesi olduğu gözetildiğinde bakiyenin sıfırlanmasının sözleşmeyi ortadan kaldırmadığını, kredi sözleşmesinin kefili olan davacının aynı sözleşme kapsamında aynı kefalet limiti dahilinde asıl borçlunun tekrar kredi kullanması halinde yeni bir sözleşme tesisi olarak kabul edilmediğini, davacının kefaletinin belirli bir süreyle sınırlandırılmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen 25.12.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının kefil olduğu 30.05.2006 tarihli GKS ile kullanılan 20.000,00 TL"lik kredinin 12.04.2007 tarihinde ödemesinin tamamlanarak tamamen kapatıldığı, kefilin imzası bulunmayan sözleşmelerden dolayı doğan borçtan sorumlu tutulamayacağı, buna göre somut olayda bankanın müşterisine verdiği çek yaprakları ve bunların sonuçlarıyla kredili mevduat hesabının cari hesap şeklinde işlemesi ve borç bakiyesi vermesiyle ilgili işlemlerin ayrı ayrı sözleşmeler oldukları, davacının imzası bulunmayan bu sözleşmeler nedeniyle doğan borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının..."a kefilliği nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takip dosyasına dayanak olan bononun iptaline, asıl alacağın % 40"ı oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş hüküm davalı-temlik alan vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kredi sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olan davalıya karşı kredi sözleşmesinden doğan alacağın bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü takip nedeniyle İİK"nın 72. maddesi hükmüne göre borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık temlik eden .... Bankası ile dava dışı .... arasında düzenlenen ve davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı 30.05.2006 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu sözleşme gereğince teminat olarak düzenlenen dava konusu bononun da davacı tarafından aval veren sıfatıyla imzaladığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığa konu olan kredinin cari hesap şeklinde işleyen genel kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandırıldığı bilirkişi raporuyla saptanmıştır. Taraflar arasında başkaca bir sözleşmeye de rastlanılmamıştır. Başka bir anlatımla uyuşmazlığa konu tüm kredi işlemleri aynı sözleşme çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Cari hesap şeklinde işleyen kredi sözleşmelerinde borcun bir tarihte sıfırlanmış olması kefalet sona ermedikçe kefilin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Aynı sözleşme çerçevesinde sonradan kullandırılan kredilerden dolayı kefalet limiti ve kendi temerrüdü ile sınırlı olmak koşuluyla kefilin sorumluluğu devam eder.
Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin, dava konusu genel kredi sözleşmesi kapsamında gerçekleştirilen farklı işlemlerin her birinin ayrı bir sözleşme olduğu şeklinde görüş bildiren yanılgılı değerlendirmeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden (temlik alan) davalı ... AŞ yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.