7. Hukuk Dairesi 2021/1282 E. , 2021/754 K.
"İçtihat Metni"7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Karasu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.05.2010 tarihinde verilen dilekçeyle temliken tescil 2. kademede tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 22.01.2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazimat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; 738 parsel sayılı taşınmazın önceki maliki olan Kemal Sarı ile müvekkiline ait fındıklık niteliğindeki başka bir taşınmazı değiştirerek, müvekkilinin 738 parsel sayılı taşınmaz üzerine 1990 yılında tavuk çiftliği yaptığını, Kemal Sarı’nın taşınmazı 22.10.2003 tarihinde davalı vakfa bağışladığını, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, binaların değerinin arzın değerinden fazla olduğunu ileri sürerek Türk Medeni Kanunun 724. maddesi gereğince temliken tescil, bunun mümkün olmaması halinde yapıların bedelinin ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vakıf vekili, taşınmazın Kemal Sarı tarafından 22.10.2003 tarihinde vakfa bağışlandığını, davacının bağışlayana karşı ileri sürebileceği iddialarını iyi niyetli 3. kişi olan vakfa karşı ileri süremeyeceğini, dile getirerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince; taşınmazın ifrazının mümkün olmaması gerekçesiyle davacının tapu iptali ve tescil davasının reddine, malzeme sahibi ve arazi sabinin iyi niyetli olması, inşaat bilirkişisi tarafından hesaplanan maliyet bedelinin mahkemece uygun bulunması gerekçesiyle de davacının yapılar bedeli yönünden açtığı davanın kabulüne, 146.555,00TL‘nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Davalı vakıf vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince "davacı ...’nın 28.4.2014 tarihinde vefat ettiği halde mirasçılarına tebligat çıkartılmadan karar verildiğinden, taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında karar verilmesi gerekeceği" gerekçesiyle istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince; taraf teşkili sağlandıktan sonra, taşınmazın ifrazının mümkün olmaması gerekçesiyle davacının tapu iptali ve tescil davasının reddine, malzeme sahibi ve arazi sabinin iyi niyetli olması, inşaat bilirkişisi tarafından hesaplanan maliyet bedelinin mahkemece uygun bulunması gerekçesiyle de davacının yapılar bedeli yönünden açtığı davanın kabulüne, 146.555,00TL‘nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vakıf vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vakıf vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı vakıf vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Türk Medeni Kanununun 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde malzeme sahibinin iyiniyetli olması yanında diğer bazı koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
Türk Medeni Kanununun 723. maddesindeki düzenlemede ise;
A) Malzeme sahibinin iyiniyetli olması halinde; aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerektiği,
B) Malzeme sahibi iyiniyetli değilse; tazminat miktarının, levazımın en az kıymetini geçemeyeceği belirtilmiştir. 04.03.l953 tarihli ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa veya ağaçlar sökülemiyorsa, iyi veya kötüniyete göre, muhik tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği arsa malikinden sorulmalı, kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli, aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir.
Yargıtay’ın artık yerleşik bu uygulaması ile başkaca bir dava açılmasına gerek kalmaksızın taraflar arasındaki uyuşmazlık daha az giderle, daha çabuk ve kolay, daha sağlıklı şekilde çözülecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.10.1983 tarihli ve 1980/1-2348 Esas ve 1983/971 Karar sayılı, 19.11.2003 tarihli, 2003/1-718 Esas ve 2003/709 Karar sayılı kararları da bu yöndedir.
Somut olayda; davacının kendisine ait olmayan taşınmaz üzerine dava konusu taşınmazın önceki maliki Kemal Sarı ile aralarında yapılan anlaşmaya göre bina yaptığı anlaşılmakla, bina yapıldığı sırada malik olan Kemal Sarı’ya karşı şahsi hak ileri sürülebilir ise de; taşınmazı bağış yoluyla devralan ve iyiniyetli 3. kişi olduğundan önceki malikin halefi konumunda da olmayan davalı vakfa karşı, ileri sürülemeyecektir.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafın taşınmazı bağış yoluyla devreden ile devralanın birlikte hareket ettiği iddiası ve ispatı da bulunmadığından tazminat istemine yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vakıf vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vakıf vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, karardan bir örneğin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 16.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.