Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/10089
Karar No: 2021/721
Karar Tarihi: 01.02.2021

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/10089 Esas 2021/721 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/10089 E.  ,  2021/721 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Müdahalenin Men"i, Kal Ve Ecrimisil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü

    K A R A R

    Davacı vekili; müvekkilin ... ilçesi, ... Mah. bulunan 116 ada, 30 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, 116 ada, 31 parselde kayıtlı bulunan taşınmazın maliki davalı tarafından müvekkile ait taşınmaz ile kendi taşınmazı arasına 2011 yılında duvar inşa edildiğini, müvekkil davacı tarafından duvarın kendi arsasına tecavüzlü olduğundan şüphelendiğini ve 25.02.2013 tarihinde 6106 nolu lisanslı harita kadastro bürosuna aplikasyon yaptırdığını, bunun neticesinde söz konusu duvarın müvekkil arsasına 14,07 m2 tecavüz ettiğinin anlaşıldığını, müvekkilin davalıya tecavüzün ortadan kaldırılması için uyarılarda bulunduğunu, davalının 4 yılı aşkın süredir duvarı ve arsayı bu haliyle kötü niyetli olarak kullanmakta olduğunu ve herhangi bir bedel ödemediğini, davalı tarafın yapmış olduğu müdahalenin önlenmesini ve duvarı kal’ini, fazlaya ilişkin tüm hakları sakla kalmak kaydıyla davalını geriye dönük tüm kullanımlarına karşılık gelen şimdilik 500,00TL ecrimisil bedelinin haksız kullanım başladığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tazminini dava ve talep etmiştir.
    Davalı vekili süresinde olmayan cevap dilekçesi ile ; davacının açmış olduğu davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, dava konusu duvarın inşa edilirken müvekkilinin komşusu olan davacı ile görüştüğünü, davacının muvafakati ile kadastro bilirkişisi getirilerek sınır tespiti yapıldığını, belirlenen sınıra uygun sanat duvarı şeklinde duvar inşa edildiğini, duvarın davacının arazisine tecavüzlü olduğu hususunun doğru olmadığını, duvarın davacı arazisine bakan tarafı da davacının talebi ile aynı teknik şartlarda ödemesi müvekkil tarafından yapılarak inşa edildiğini ve davacıdan hiç bir bedel alınmadığını, dava konusu duvarı davacı hiç bir bedel ödemeksizin 2011 yılından bu yana müvekkil ile birlikte kullandığını,müvekkilin dava konusu olayda hiç bir kötü niyetinin olmadığını, kaldı ki ecrimisil isteme koşullarından birisinin de karşı tarafın kötü niyetli olması şartı olduğunu, ayrıca dava konusu olayda davacının her hangi bir zararının da bulunmadığını beyan ederek müvekkil aleyhine açılan iş bu davanın reddini talep savunmuştur.
    Mahkemece; davanın kabulü ile; ... ili ... ilçesi ... Mahallesi ... Mevkii"nde 116 ada, 30 parsel numarasında kayıtlı taşınmaza davalı 116 ada, 31 parselde kayıtlı taşınmazın sahibi ..."ın fen bilirkişinin 23.02.2016 tarihli raporuna ekli krokide işaretli kırmızı ile boyalı olarak gösterilen 14.43 m2"lik tecavüzün meni ile arsa üzerine yapılan duvarın kaldırılmasına, 6.360,00 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar süresi içinde davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    1.Davalı vekilinin müdahalenin men’i ve kal istemlerine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan birleşen davaya ilişkin hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    2. Davalı vekilinin ecrimisil istemine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, müdahalenin men’i ve kal talep edilen taşınmazın tapu kaydında arsa vasfında olduğu anlaşılmıştır.
    Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
    25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup, bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
    Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 ve devam eden maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
    Bu nedenle ecrimisil talep edilen taşınmazın arsa vasfında olduğu gözetilerek; taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kiralama bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
    İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda mevcut hesaplama yönteminin Daire uygulamasına aykırı düştüğü anlaşılmaktadır. Şöyle ki, Mahkemece hükme esas alınan 14.03.2016 tarihli İnşaat Mühendisi Bilirkişi raporunda, taşınmazın vasfının arsa olması karşısında; boş arsa olarak emsal temin edilemediğinden bahisle hesaplamanın otopark alanı olarak yapıldığı ve dönemlerin gün-ay-yıl şeklinde gösterilmediği, görülmüştür.
    Bu durumda Mahkemece, Daire uygulamalarına uygun şekilde, emsallere göre araştırma yapılıp, dosyasının İnşaat Mühendisi Bilirkişiye tevdi ile yukarıda açıklanan arsa usulüne göre ilk dönem için ecrimisil bedelinin belirlenmesi, sonraki dönemler için ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle miktarın belirlenmesi, sonucunda ecrimisile hükmedilmesi gerekirken bu hususları içermeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin müdahalenin men’i ve kal istemlerine ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu talepleri ilişkin kısımlarının ONANMASINA, (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 01.02.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi