Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4752
Karar No: 2018/15134
Karar Tarihi: 19.06.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/4752 Esas 2018/15134 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2018/4752 E.  ,  2018/15134 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı ... Gıda Mad. Taah. Tic. ve San. Ltd. ŞTi. vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan işverence feshedildiğini, hak kazandığı halde ödenmemiş işçilik alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ile tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
    ... 2. İş Mahkemesince, yetkili mahkemenin ... İş Mahkemesi olduğu gerekçesiyle verilen yetkisizlik kararı, ( Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 13/06/2014 tarihli ilamıyla, araştırmaya yönelik bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde, yetkili mahkemenin ... İş Mahkemesi olduğu gerekçesiyle verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesine üzerine dava dosyası yetkili mahkemeye gönderilmiştir.
    ... 7. İş Mahkemesince devam edilen yargılama neticesinde, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalılar ..., ..., ... haklarında açılan davanın husumet yokluğundan reddine; davalı ... Gıda Mad. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. bakımından ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili ve davalı ... Gıda Mad. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalı ... Gıda Mad. Taah. Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Dava dilekçesinde iş sözleşmesinin davalı işverence haksız feshedildiği iddia edilmiştir. Davalı işveren ise, davacı işçinin devamsızlık yaptığını, noter aracılığıyla keşide edilen ihtarnamelerle devamsızlık hakkındaki mazeretini bildirmesinin istenildiğini, sonraki bir tarihte ise davacının işyerine gelerek istifa dilekçesi sunduğunu savunmuştur. Bu savunmaya ilişkin olarak, dosyaya devamsızlık tutanakları, noter aracılığıyla işçiye karşı keşide edilen ihtarnameler ile işçi imzalı dilekçe sunulmuştur. İşçi imzalı dilekçede “Çalışmakta olduğum şirketinizden gördüğüm luzum üzerine istifa ediyorum. Maaş alacağım haricinde alacağım ve hak talebim yoktur, istifamın kabulünü rica ederim” şeklinde ifadenin yazılı olduğu görülmektedir. Hizmet döküm cetvelinin incelenmesinden ise, davacının 16/04/2013 tarihinde, davalı işveren ile ilgisi bulunmayan dava dışı Dilek Harık’a ait işyerinden işe girişi kayıtlıdır. Davacı tanıklarının, davacının iş sözleşmesinin sona ermesinden önceki bir tarihte işten ayrılmış olduklarından fesihle ilgili görgüye dayalı bilgilerinin bulunması mümkün değildir. Davalı tanıkları ise, işveren savunmasını doğrulamıştır.
    Davacı asıl, duruşmada alınan beyanında, dava dilekçesindeki ifadenin aksine, satış priminden kesintinin fazla olduğu için işten ayrılmak istediğini, 9 mart gününe kadar çalıştığını, ardından Harıklar Gıda ünvanlı işyerinde işe girdiğini, yeni çalıştığı işyerinden işe girişinin bildirilebilmesi için öncelikle davalı şirketten çıkışının yapılması gerektiğini, bunun için davalıya ait işyerine giderek istifa dilekçesi verdiğini söylemiştir.
    Mahkemece, davacının haklı bir sebep olmadan, başka bir işyerinde çalışmak amacıyla, davalı işveren şirkete ait işyerinden ayrıldığı gerekçesiyle, kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, yukarıda detaylı açıklandığı üzere, dava dilekçesinde, iş sözleşmesinin davalı işverence haksız olarak feshedildiği iddia edilmiş olmasına rağmen, davacı asıl duruşmada alınan beyanında, dava dilekçesindeki ifadenin aksine, satış priminden kesintinin fazla olduğu için işten ayrılmak istediğini ifade etmiştir. Sunulan işçi imzalı fesih dilekçesinde “Çalışmakta olduğum şirketinizden gördüğüm luzum üzerine istifa ediyorum...” şeklinde ifade yazılıdır. Dairemiz uygulaması gereği, istifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması halinde, davacı tarafın dava dilekçesinde somut fesih sebeplerini bildirmesinin mümkün olduğu kabul edilmektedir. Ne var ki, eldeki olayda, dava dilekçesindeki iddia iş sözleşmesinin işverence feshedildiğine yöneliktir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğü” başlıklı 29. maddesinde, “(1) Taraflar, dürüstlük kuralına uygun davranmak zorundadırlar. (2) Taraflar, davanın dayanağı olan vakıalara ilişkin açıklamalarını gerçeğe uygun bir biçimde yapmakla yükümlüdürler.” hükmü düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasıyla dürüstlük kuralına uygun davranma yükümlülüğü, ikinci fıkrasıyla ise doğruyu söyleme yükümlülüğü getirilmiştir. Birinci fıkra, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” şeklinde açıklanan dürüstlük ilkesinin, medeni usul kanunundaki görünümüdür. Dürüstlük kuralına aykırılık, işlemin hukuki sonuç doğurmasını engelleyecektir. Doğruyu söyleme yükümlülüğü açısından ise; kanun maddesi gerekçesinde açıklandığı üzere, taraflar yargılamada kendi menfaatlerine uygun olarak neleri ileri sürüp sürmeyecekleri konusunda serbesttir. Ancak ileri sürdükleri hususların doğru olması, beyan ve açıklamaların gerçeğe aykırı olmaması gerekir. Taraflardan aleyhlerine olan hususları da beyan etmesi beklenemez. Ancak gerek kendilerine, gerek karşı tarafa ilişkin hususlarda yaptıkları açıklamalarda mahkemeyi yanıltmamaları gerekir. Doğruyu söyleme ödevi, hem yazılı hem de sözlü beyan ve açıklamalar için geçerlidir. Bu ödeve aykırılık halinde beyanlar mahkemece dikkate alınmayacak ve değerlendirilmeyecektir.
    Yapılan açıklamalar ışığında varılan neticede, davacı tarafın 6100 sayılı Kanun’un 29. maddesinde düzenlenen dürüst davranma yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği anlaşılmaktadır. Gerek bu husus gerekse de, aynı Kanun’un basit yargılama usulünun uygulandığı davalarla ilgili 319. maddesinde yer alan, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağının davanın açılmasıyla başlayacağına ilişkin kural dikkate alındığında; yargılamanın devam ettiği bir safhada ileri sürülen, iş sözleşmesinin işçi tarafından haklı olarak feshedildiğine yönelik iddianın dikkate alınması ve değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu halde, mahkemece, yazılı gerekçeyle kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
    3-Davanın 09/10/2013 tarihinde açıldığının sabit olmasına rağmen, hüküm sonucunda işleyecek faiz başlangıç tarihlerinin belirlenmesinde dava tarihinin 08/10/2015 olduğunun yazılması, gerekçeli karar başlığında ise davanın 10/03/2015 tarihinde açıldığının belirtilmesi hatalıdır.
    4-Dava kısmi dava türünde açılmış ve bozmadan sonra devam edilen yargılamada, ıslah yoluyla, dava dilekçesinde talep edilen değer yükseltilmiştir. Mahkemece ıslahın geçerli olduğu kabul edilerek hüküm tesis edilmiş ise de; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06/05/2016 tarihli ve 2015/1 esas, 2016/1 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağından, ıslah geçersiz kabul edilmelidir. Aksi yönde kanaat ile ıslaha göre hüküm tesis edilmesi hatalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi