11. Hukuk Dairesi 2016/886 E. , 2017/463 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Tüketici Mahkemesi’nce verilen 21/11/2014 tarih ve 2014/56-2014/22 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka şubesine vadeli olarak 5,639,15 USD yatırdığını ancak, uzunca bir süre hesabı pasif bıraktığını, daha sonra parasını almak istediğinde paranın bakiyesi ile birlikte fona aktarıldığının bildirildiğini, bunun üzerine fondan paranın iadesinin talep edildiğini, fon tarafından verilen cevabi yazıda, davalı bankanın 2002 yılından 2012 yılına kadar banka tarafından davacı adına ...’ye devredilmiş kıymet bilgisine rastlanılmadığının bildirildiğini ileri sürerek, müvekkili tarafından davalı bankaya yatırılan paranın karşılığı olan 10.920,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının talep ettiği paranın her ne kadar banka tarafından önce ...’ye aktarıldığı beyan edilmiş ise de, ...’nin yanıtlarından davacı adına ...’ye aktarılan herhangi bir kıymet bilgisine rastlanılmadığının anlaşıldığı, bunun üzerine davalı bankanın paranın bakiyenin faizi ile birlikte çekilerek kapatıldığını beyan ettiği, bu hususta tüm belge ve makbuz asılları istenilmiş ise de sunulmadığı ve dava konusu hesapla ilişki kurulamayan 5520816 no’lu hesaba ait detayların ibraz edildiği, davacıya paranın ödendiğine dair belge sunmayan bankanın 5,654.26 USD mevduatı usulsuz bir şekilde hesabından çektiği kanaatine ulaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 10.920,00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. 4822 sayılı Kanun"la değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun"un 3/e maddesindeki tüketicinin, "mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi", 3 (h) bendinde tüketici işleminin "mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlemi" ifade edeceği, aynı Yasa"nın 2. maddesinde ise, bu kanunun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal veya hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsayacağı belirtilmiştir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 4. maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, 27/11/2013 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak 28/05/2014 günü yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un 2. maddesine göre, bu Kanun"un kapsamını "her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar" oluşturmakta olup, anılan Kanun"un 3/1-l maddesinde de gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan bankacılık sözleşmeleri tüketici işlemi olarak düzenlenmiş olmakla birlikte, dava tarihi olan 11/07/2013 tarihi itibariyle 6502 sayılı Yasa henüz yürürlükte de bulunmamaktadır.
Görev hususu kamu düzeninine ilişkin olduğundan yargılamanın her safhasında re"sen gözetilmelidir. Bu itibarla, asliye hukuk mahkemesine açılan işbu davaya, asliye hukuk mahkemesi tarafından tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması, daha sonra da ayrı bir tüketici mahkemesi kurulduğundan bahisle tüketici mahkemesine gönderme kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, anılan gönderme kararı üzerine mahkemece, uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklanan ticari dava niteliğinde olduğu, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un uygulanmasını gerektirir bir hususun bulunmadığı ve dava tarihi itibari ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun"un yürürlükte de olmadığı nazara alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bette açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.