
Esas No: 2017/3805
Karar No: 2021/1367
Karar Tarihi: 01.03.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/3805 Esas 2021/1367 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 26/11/2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01/10/2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, İ.... ili, ...ilçesi, .... bahçe mevkiinde bulunan 779 ada, 7 parsel (eski 184 ada,7 parsel) sayılı 301 metrekare yüzölçümlü taşınmaz için müvekkillerinin murisi Sıtkı Dalkaya"ya 29.03.1985 tarihinde tapu tahsis belgesi verildiğini, dava konusu yerin 1976 dan beri müvekkillerinin murisleri ve müvekkilleri tarafından kullanıldığını, taşınmaz için 270.900 TL para yatırıldığını buna rağmen taşınmazın tapu kaydının müvekkillerine verilmediğini ileri sürerek davaya konu taşınmazın tapusunun iptal edilerek 301 metrekarelik kısmının müvekkilleri adına tescilini istemiştir.
Davalı Hazine vekili; dava konusu taşınmazın 2863 sayılı kanun kapsamında kaldığını, sit alanı olarak ilan edildiğini bu nedenle davacıya ait tapu tahsis belgesinin terkin edildiğini, taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ile kazanılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... ise davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın 7755 sayılı kanun gereğince sit alanı olarak ilan edildiğini, dava konusu taşınmazın tahsisine dayanak teşkil eden 1981 sayılı kanunun uygulanmasına yönelik imar ıslah planlarının yürürlükten kaldırıldığını, davaya konu taşınmaz üzerindeki tapu tahsis şerhlerinin de terkin edildiğini ve taşınmazın sit alanında kalması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, davacı tarafın dayandığı pay, elbirliği mülkiyetine konu ise tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. T.M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. T.M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir.
Somut olayda; davacılar vekili olduğunu bildiren Av. ... tarafından sunulan dava dilekçesi üzerine yargılama yapılarak hüküm kurulmuş ise de, dosya arasında davacı olarak adı yazılı ..."nın Av. ..."ya verdiği bir vekaletnameye rastlanmamıştır.
Bunun yanında davaya konu 23.09.1985 tarihli tapu tahsis belgesinin davacıların murisi Sıtkı Dalkaya adına verilmiş olması nedeniyle, iş bu belgeye dayalı açılan davada vefat eden ...."nın mirasçıları arasında elbirliği mülkiyeti bulunmaktadır. Ancak Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2003/152 Esas, 2003/284 Karar sayılı mirasçılık belgesinde mirasçı olarak görünen ...."nın davada taraf olarak yer almadığı anlaşılmıştır.
O halde mahkemece, elbirliği ortaklarının tamamının davaya dahil edilerek muvafakatlerinin alınması, ortakların tümünün davaya muvafakati sağlanamazsa terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere davacı tarafa süre verilmesi ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.