Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesince;
Davacı vekili dilekçesinde özetle, davacı ile N. H.."nun kardeş olduklarını, birlikte ticaret yapıp bankalarda müşterek hesaplar açıldığını, sonradan N.."ın müşterek hesaplardan dolayı alacak davası açtığını, Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesini E: 2009/298, K: 2010/523 sayılı dosyasında davayı hakim olarak davalının gördüğünü, fakat davalı delillerini toplamadan beyanlarını dinlemeden, eksik incelemeyle karar verdiğini, iade-i muhakeme taleplerinin de yine davalı aynı hakim tarafından reddedildiğini belirterek 5,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, hakimin hukuki sorumluluğuna dayalı tazminat talebine ilişkindir. 6100 sayılı HMK 46 ya göre, hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı maddede belirtilen sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir. Madde 47 ye göre de, Devlet aleyhine tazminat davası, ilk derece mahkemesi hakimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde görülür.
Somut olayda kök uyuşmazlık Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesini E: 2009/298, K: 2010/523 sayılı dosyasında görülmüş ve Yargıtay Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu"nun E: 2011/68, K: 2011/347 sayılı kararıyla anılan dosyanın temyiz incelemesi için, uyuşmazlık sebepsiz zenginleşme olarak nitelendirilerek 3. HD nin görevli olduğuna karar verilmiştir. Bu nedenle eldeki davaya bakma görevi de Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nindir.
1- Dairemiz ilk derece mahkemesi sıfatıyla görevli olmadığından dava dilekçesinin reddine,
2- Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi"ne gönderilmesine,
3- 6100 sayılı HMK 331/2 gereği, dosyanın süresinde gönderilmesinin talep edilmesi halinde yargılama giderlerine görevli mahkemede bakılmasına; aksi durumda ve talep halinde yargılama giderlerinin bu dosyada ek kararla belirlenmesine,”
Dair oybirliği ile verilen 18.06.2013 gün ve 2013/44-63 sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kâğıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı vekili, 6100 sayılı HMK’nun 46.maddesine dayanarak, devlet aleyhine tazminat davası açmıştır.
Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İşin esası hakkındaki görüşmelere geçilmeden önce; 6100 sayılı HMK.nun 114/c maddesi gereğince, dava şartı olan “mahkemenin görevli olması” şartı hakkında taraf teşkili sağlanmadan karar verilip verilemeyeceği ön sorun olarak tartışılmıştır.
Görüşmeler sırasında bazı üyeler, taraf teşkili sağlanmadan görevsizlik kararı verilmesinin 6100 sayılı HMK 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğunu, bazı üyeler de; HMK 137.maddesindeki “dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır, mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler” düzenlemesi ve HMK 141.maddesindeki iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının ikinci cevap dilekçesi ile başlaması hükümleri gözetildiğinde, dilekçeler aşaması tamamlanmadan görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulması gerektiğini savunmuş iseler de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından yerinde görülmemiş, davanın tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından usulden reddedilmesinde HMK 30.maddesi de gözetildiğinde bir isabetsizlik olmadığı kabul edilmiştir.
İşin esası hakkında yapılan görüşme sonunda ise;
Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 12.maddesi ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’na eklenen 93/A-5 fıkrası ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20.12.2013 gününde önsorun yönünden oyçokluğu ile, işin esası yönünden ise oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yüksek Özel Dairenin, “ilk derece mahkemesi sıfatıyla”, davalıya dava dilekçesini tebliğ etmeden görevsizlik kararı verdiği görülmektedir. Dava, 31.8.2012 tarihinde açılmıştır.
Mahkemenin görevli olması dava şartıdır. (HMK. m.114/1-c) Dava şartları ve ilk itirazlar, ön incelemede sonuca bağlanır. Ön inceleme ise, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılır. (HMK. m.137/1, 139/1 ilk cümle.) Buna göre, görevsizlik kararı verilebilmesi için; dava dilekçesinin davalıya tebliği, cevap süresinin (HMK. m. 127/1) beklenmesi; süresi içinde cevap verilmesi halinde davacıya tebliği, onun cevaba cevap verme süresinin (HMK. m.136/1) beklenmesi, verdiğinde bunun diğer tarafa tebliği ve davalının ikinci cevap süresinin beklenmesi zorunludur. Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebeleceğini öngören aynı Kanunun 138. maddesi hükmü, dilekçelerin karşılık verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu hüküm, hakime, belirtilen hususlar hakkında gerekmiyorsa, ön inceleme duruşması yapmaksızın karar verebilme yetkisi tanır. Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de, davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gereklidir. Yasanın 137"nci maddesinin (1.) fıkrasında, ön incelemenin dilekçelerin karşılıkl verilmesinden sonra yapılacağının açıkça öngörülmüş olması karşısında, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetileceğine ilişkin 115/1. madde hükmü de, bu hususlarda, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verilebileceğine izin verir tarzda bir yoruma elverişli değildir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Kanundan farklı olarak; iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut da değiştirilmesi yasağını, dava ve cevap dilekçesinin verilmesiyle başlatmamış; bu yasağı, ileriye (dilekçelerin karşılıklı verilmesinin tamamlanmasına, bazı hallerde ön inceleme duruşmasına kadar) ötelemiştir. Tarafların bu haklarını kullanabilmeleri, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesini veya bunu için kanunda belirlenen sürelerin geçmesini gerekli kılar. Öte yandan, 6100 sayılı Kanun, eskisinden farklı olarak, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi üzerine, dosyanın görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etme hakkını davalıya da tanımıştır. (m. 20/1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine davaya bir başka mahkemede devam edilmemesi halinde, davalıya kararı veren mahkemeden yargılama giderlerini talep etme hakkı da vermiştir. (m. 331/2 son cümle) Davalının bu haklarını kullanabilmesi, dava dilekçesinin kendisine tebliğ edilmiş olmasını gerektirir. Bütün bu hükümlerden, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden görevsizlik kararı verilemeyeceği sonucu çıkmaktadır. Bu bakımdan Yüksek Özel Dairenin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği görevsizlik kararının bu sbeple bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın Genel Kurul çoğunluğuna katılamıyorum.
KARŞI OY YAZISI
6100 sayılı HMK"nun 114.maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda HMK"nun 138.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir. Ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekir. Dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesi HMK"nun 27.maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır.
Bu nedenle ön sorun konusunda Sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.