11. Hukuk Dairesi 2016/5604 E. , 2017/451 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/09/2015 tarih ve 2013/162-2015/160 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 24.01.2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av.... ile davalı vekili Av... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Mahmudiye İlçesinde at sağlığı üzerine kurulmuş ve faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, ilgili mevzuat hükümlerine göre hayvan muayene ve polikliniğinin sadece veteriner hekimler tarafından açılabileceğini, tüzel kişilerin ise aynı hizmeti Hayvan Hastaneleri Yönetmeliği hükümlerine göre açacağı hastane vasıtasıyla vereceğini, davalının ise derneğe sürekli gelir temin etmek amacıyla kurulduğunu, ancak davalının yasal düzenlemelere aykırı olarak günü birlik kısrak kabul ederek ... ... Odası asgari ücret tarifesinin çok altında bir ücretle poliklinik hizmeti verdiğini, davalının haksız rekabet niteliğindeki eylemleri nedeniyle müvekkilinin büyük bir zarara uğradığını ileri sürerek, haksız rekabetin menini, önlenmesini, şimdilik 3.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesiyle, talep sonucunu 236.000,00 TL"ye çıkarmıştır.
Davalı vekili, müvekkilinin kamu yararına çalışan bir dernek olduğu, yaptığı işlemlerden kar amacı gütmediğini, müvekkilinin Bakanlık ile yaptığı sözleşme gereği edimlerini yerine getirmesi nedeniyle haksız rekabetin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının eyleminin 6102 sayılı Kanun"un 55/e maddesi kapsamında haksız rekabet teşkil ettiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, 236.600,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren mevduata işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, haksız rekabetin tesbiti, önlenmesi ve maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının haksız rekabet niteliğindeki eylemleri nedeniyle uğradığı maddi zararın ve kar kaybının tespitini ve davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece, davalı defter ve kayıtları üzerinden yapılan inceleme sonucu davalının haksız rekabete konu hizmetler nedeniyle tahsil ettiği 236.000,00TL ücretin, davacının haksız rekabet nedeniyle uğradığı zarar olduğu belirtilerek, bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde, haksız rekabet nedeniyle uğradığı kar kaybını istemişse de; delil olarak kendi defter ve kayıtlarına dayanmadığından, davacının karşı tarafın elde ettiği karı talep ettiğinin kabulü gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, davalının haksız rekabete konu hizmetler nedeniyle elde ettiği ciro belirlenmiş, davalının bu hizmetler nedeniyle elde ettiği net kar miktarı hesaplanmamıştır. Mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen miktarın tamamı davalının zararı olarak kabul edilmiştir. Ancak davalının haksız rekabete konu hizmetler nedeniyle tahsil ettiği ücretlerin tamamının davacı zararı olarak kabulü mümkün değildir.
Ayrıca davalı bölgede davaya konu hizmetleri verebilecek başka muayenehane ve polikliniklerin de bulunduğunu savunmuş, mahkemece davalının bu savunması üzerinde durulmamıştır. Haksız rekabet tarihi itibariyle taraflar dışında aynı hizmetleri veren başka firma ya da firmaların bulunması halinde davalının eyleminin davacının pazar payını tamamen kapattığı kabul edilemeyeceğinden bu husus üzerinde durularak davacının davalının eylemi nedeniyle uğradığı maddi zararın tespiti gerekirken bu husus üzerinde durulmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, öncelikle haksız rekabete konu hizmetler nedeniyle davalının elde ettiği net karın hesaplanması ve haksız rekabet tarihi itibariyle taraflar dışında aynı hizmetleri veren başka firmaların olup olmadığı araştırılarak, davalının eylemi nedeniyle davacının uğradığı zararın tespit edilmesi, bu hususlar üzerinde durularak yapılacak inceleme sonucu davacının uğradığı zararın tespiti mümkün olmazsa bu durumda da Borçlar Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca uygun bir tazminatın belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken, anılan hususlar üzerinde durulmadan yapılan hesaplama sonucuna göre haksız rekabete konu hizmetler nedeniyle davalının tahsil ettiği ücretlerin tamamının tazminat miktarı olarak esas alınması suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 24.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.