16. Hukuk Dairesi 2016/3024 E. , 2018/6849 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :... MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında ... İli, ... İlçesi, ... Köyü çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski ada 2519 parsel sayılı 17.700 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 260 ada 7 parsel numarasıyla ve 14.940,07 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin taşınmaza komşu 2520 ve 2525 sayılı parsellerden kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı ... ve ... Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın reddine ve davalı ... aleyhine açılan davanın ise kısmen kabul kısmen reddi ile 260 ada 6 ve 7 nolu parsellerin uygulama tespitlerinin iptali ile 260 ada 6 nolu parselin teknik bilirkişi... tarafından düzenlenen 06.05.2015 havale tarihli ek bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 2.530,61 metrekarelik kısmının 260 ada 7 parsel sayılı uygulama parseline eklenmek suretiyle 260 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 17.470,68 metrekare olarak 260 ada 6 parsel sayılı uygulama parselinin ise 18.886,46 metrekare yüzölçümlü olarak tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çekişmeli eski 2519, yeni 260 ada 7 parsel sayılı taşınmazın uygulama kadastrosu sırasında yüzölçümünün eksildiği ve bu eksikliğin komşu parsellerden kaynaklandığı iddiasına dayalıdır. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kadastral paftası, toprak tevzi paftası ve güncel ortofotosu çakıştırılıp değerlendirildiğinde 260 ada 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar arasındaki sınırın uyumsuz olduğu, paftaların örtüşmediği ve bariz bir taşkınlık olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunda sınır uyuşmazlığının tespitinde hava fotoğrafı, toprak tevzi haritası ve uygulama paftasının ölçekleri eşitlenerek tek bir krokide gösterilmemiştir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita mühendisi bilirkişisinin katılımıyla keşif yapılmalı, teknik bilirkişi heyetinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda, hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş ve denetlenebilir ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişilerinden, düzenleyecekleri haritalardan iki tanesinde ... tespitine esas alınan 1971 tarihli hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde, ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişileri tarafından düzenlenecek haritalarda, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.