Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şanlıurfa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 03.12.2009 gün ve 2009/487 E., 2009/993 K. sayılı kararın incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 29.12.2011 gün ve 2010/7411 E., 2011/17848 karar sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkilinin keşide ettiği iki çekin rıza dışı elinden çıkması nedeniyle davalı bankaya TTK’nın 711/3. maddesine dayalı olarak ödemeden men talimatı verildiğini, ancak davalı tarafından bunun gereği yerine getirilmeyerek çek bedellerinin tahsil edildiğini, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, 2.500,00 TL’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı temyiz etmiştir.
Dava, keşidecinin ödemeden men talimatına rağmen davalı banka tarafından çek hamiline yapılan ödeme nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
Somut olayda, davacının keşide ettiği iki çek nedeniyle 09.02.2009 tarihinde davalı bankaya ödemeden men talimatı verdiği ve 04.03.2009 tarihinde banka tarafından çekin hamiline ödeme yapıldığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalı bankanın men talimatına rağmen çek hamiline ödeme yapmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Çeklerde keşideciye tanınan ödemeden men talimatına ilişkin 6762 sayılı TTK"nın 711.maddesinin 3.fıkrası,18.02.2009 tarihinde kabul edilerek 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Yasa"nın 32. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu itibarla, davalı bankanın çeklerin ibraz edildikleri tarih itibariyle yeni yasal düzenlemeyi uygulaması zorunluluk olup, aksi halde çek hamiline karşı sorumluluğu sözkonusu olur. Zira, talimat yasal dayanağı mevcut olduğu sürece geçerli olabilecektir. Bu itibarla, davacının iddia ettiği zarara ilişkin uygulanması gereken yasa maddesi zararın oluştuğu iddia edilen tarih itibariyle (çeklerin bankaya ibraz edildikleri) yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle bankanın yapmış olduğu uygulama doğrudur.
Bu durumda, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, keşidecinin ödemeden men talimatına rağmen davalı banka tarafından çek hamiline yapılan ödeme nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı temsilcisinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı bankanın, keşidecinin ödemeden men talimatından sonra yapılan yasal değişikliğe dayanarak çek hamiline ödeme yapmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Olayın çözümlenmesi için öncelikle bankanın ödeme yaptığı tarihteki yasal mevzuatın üzerinde durulmalıdır:
6762 sayılı TTK’nun 713/son maddesine göre “keşideci çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden rızası olmaksızın çıkmış olduğu iddiasında ise muhatabı çeki ödemekten menedebilir.” Şeklindeki hüküm 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanunun 32. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, bu tarihten sonra keşidecilerin bankaya ödemeden men talimatında bulunmaları sözkonusu olamayacaktır.
Ödeme tarihinde yürürlükte bulunan 3167 sayılı Mülga Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun “İbraz ve Ödeme” başlıklı 4. maddesine göre “(Değişik madde: 26/02/2003 - 4814 S.K./3. md.)
Çek hesabı açılan bankaya muhatap banka denir.
Koşullarına uygun ve karşılığı var olan çek, muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak, çek hesabı açılmış olan şube dışında herhangi bir şubeye ibraz edilen çek, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması halinde bankanın ödeme yükümlülüğü, 10 uncu maddede belirlenen sorumluluk miktarı saklı kalmak üzere, çek hesabında bulunan miktarla sınırlıdır. 10 uncu maddede belirlenen miktar dahil olmak üzere kısmi ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi; Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi halinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.” şeklindedir.
Aynı Kanunun “Bankalara Uygulanacak Cezalar” başlıklı 15. maddesine göre; “15 - (Değişik madde: 26/02/2003 - 4814 S.K./13. md.)
3, 4, 5, 7, 9 ve 11 inci maddeler ile 13 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı yükümlülükleri yerine getirmeyen bankalar hakkında üçyüzellimilyon liradan üçmilyar liraya kadar adli para cezasına hükmolunur. Yargılamada bankayı şube müdürü temsil eder.” Sözkonusu düzenleme ile koşullarına uygun ve karşılığı var olan çek, muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenmemesi halinde adli para cezasına çarptırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, keşidecinin ödemeden men talimatının davalı bankaya 11.02.2009 tarihinde tebliğ edildiği, ancak çeklerde keşideciye tanınan ödemeden men talimatına ilişkin 6762 sayılı TTK"nun 711. maddesinin 3. fıkrası, 18.02.2009 tarihinde kabul edilerek 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanunun 32. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, çek ödenmek üzere davalı bankaya 04.03.2009 tarihinde ibraz edilmesi üzerine bankaca ödenmiştir. Davalı bankanın ödeme tarihinde yasal dayanağı bulunmayan keşidecinin men talimatını uygulaması hamile karşı maddi sorumluluğunu doğurabileceği gibi, yukarıda anlatıldığı üzere cezai sorumluluğu da sözkonusu olabilecektir. Bu itibarla, davalı bankanın çeklerin ibraz edildikleri tarih itibariyle yeni yasal düzenlemeyi uygulaması zorunludur. Çünkü, talimat yasal dayanağı mevcut olduğu sürece geçerli olabilecektir. Ayrıca kazanılmış haktan da söz edilemez, çünkü burada kazanılmış hak çekin ibrazı ile oluşur. Keşidecinin ödemeden men talimatı verme yetkisi yukarıda belirtilen yasa hükmü ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu itibarla, davacının zararının oluştuğunu iddia ettiği tarih itibariyle (çeklerin bankaya ibraz edildikleri) uygulanmasını talep ettiği 6762 sayılı TTK’nun 711/3. maddesi yürürlükten kaldırılmış olması karşısında bankanın yapmış olduğu uygulama yerindedir.
Hal Böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken; yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun"un 440/III. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 06.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.