Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/12-100
Karar No: 2013/1643
Karar Tarihi: 04.12.2013

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/12-100 Esas 2013/1643 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/12-100 E.  ,  2013/1643 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 15/11/2012
    NUMARASI : 2012/594-2012/1046

    Şikayet kanun yoluna başvuru nedeniyle yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 1.İcra Hukuk  Mahkemesi"nce şikayetin reddine dair verilen 09.12.2011 gün ve 2011/362 E., 2011/1773 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi-borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi"nin 31.05.2012 gün ve 2012/2092-18668 sayılı ilamı ile;
    (...Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan icra takibinde borçlu, Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu yönündeki şikayeti ile birlikte takibin iptalini talep etmiş, mahkemece borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin reddine diğer şikayetlerinin ise süreden reddine karar verilmiştir.
    7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10 maddesinin 1.fıkrasına göre tebligat, muhataba bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasanın 3.maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
    Aynı Kanununun tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine 6099 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
    Öte yandan 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 23/8.maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur. Bir diğer anlatımla 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21/2.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur.
    Diğer taraftan, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 35.maddesine göre tebligat yapılabilmesi için ise, bu maddenin 6099 Sayılı Yasanın 9.maddesi ile değişik 2.fıkrası uyarınca, muhatabın, adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilememiş olması zorunludur.
    Somut olayda, alacaklı tarafından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçlunun ödeme emri adresi ile aynı adres olan ticaret sicili adresine gönderildiği, tebliğ evrakının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, aynı adreste 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 35.maddesine göre 18.01.2011 tarihinde tebliğ işleminin yapıldığı, ayrıca tespit edilen adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine yapılan tebligatın ise  bila tebliğ iade edildiği görülmüştür.
    Borçlunun tespit edilen adres kayıt sistemindeki adresine 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine 6099 Sayılı Yasanın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrası uyarınca ödeme emri tebliği yapılması gerekirken bu prosedüre uyulmadan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 35.maddesine göre tebligat yapılması yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırıdır.
    O halde mahkemece borçlunun usulsüz tebligat şikayeti kabul edilip, borçlunun sair şikayetleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

                      HUKUK GENEL KURULU KARARI

     Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    İstek, şikayet yolu ile ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü ve takibin iptaline ilişkindir.
    Yerel Mahkemece, “...Ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olduğu ve süresinde ileri sürülmeyen diğer şikayetlerin kabul görmediği” gerekçesiyle borçlunun usulsüz tebligat şikayetin reddine dair verilen karar, şikayetçi-borçlu vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire"ce, yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur. Yerel Mahkemece, “Tebligat Kanunu"ndaki değişikliğin bu dosyada uygulanmasının mümkün olmadığı” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
    Hükmü şikayetçi-borçlu vekili temyiz etmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; icra takibinde borçluya gönderilen ödeme emrinin Tebligat Kanunu"nun 35. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği; varılacak sonuca göre, borçlunun sair şikayetlerinin yerel mahkemece incelenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle, ödeme emri tebliğinin yapıldığı 18.01.2011 tarihinde yürürlükte bulunan ve somut uyuşmazlıkta gözetilmesi gereken konuya ilişkin yasal düzenlemeler üzerinde durulmalıdır;
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 19.03.2003 gün ve 4829 Sayılı Kanun"un 11.maddesi ile değişik  “Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti” başlıklı 35.maddesinde;
    “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
    (Değişik fıkra: 19/03/2003-4829 S.K./11.md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.
    (Değişik fıkra: 19/03/2003-4829 S.K./11.md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
    (Ek fıkra: 06/06/1985-3220/12.md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.”
    Hükmü yer almaktadır.
    Madde metninde geçen ‘kaza mercii’nden ne anlaşılması gerektiği, ‘Kazai Tebligat’ başlıklı, Tebligat Kanunu’nun 2. Babının 1. Faslından çıkartılmaktadır. Bu fasılda adli, idari ve askeri kaza mercilerince yapılacak tebliğlerde uygulanacak özel hükümler içermektedir (Teb.K.m.34/1).
    Kazai mercilerin yapacakları tebligat, Tebligat Kanunu’nun “Umumi Hükümler” başlığını taşıyan Birinci Babının genel hükümlerine (Teb.K.m.1-33) tabi olduğu gibi, sadece kazai merciler tarafından yapılan tebligatlarda uygulanmak üzere vaz edilen özel hükümlere (Teb.K.m.34-44)de tabi kılınmıştır.
    Tebligat Kanunu"nun 35.maddesi, hem kazai tebliğler ve hem de icra tebliğleri bakımından uygulanabilen bir hükümdür.
    Tebligat Kanunu"nun 35.maddesi yargılama sırasında taraflardan birinin adresini değiştirmiş olması halinde, bundan sonraki kazai tebliğlerin nasıl yapılacağını düzenlemektedir. Kazai tebliğler bakımından 35.maddenin uygulanabilmesi için, taraflardan birinin o dava ile ilgili olarak kendisine tebliğin yapıldığı adresini daha sonra değiştirmiş olması gerekir.
    Eğer, taraflardan birine bir dava ile ilgili olarak ilk defa tebliğ yapılacak ise, muhatabın, adresini tebliğden önce değiştirmiş olması halinde 35.madde kural olarak uygulanmaz. Bu kuralın istisnası aynı maddenin son fıkrasında yer almaktadır.
    Dava sırasında değiştirilen adresin kazai mercie hemen bildirilmesi halinde, bundan sonraki tebliğler muhatabın bildirdiği yeni adresine yapılır (Teb.K.m.35/1).
    Tebliğin yapılmasından sonra adresini değiştirdiği halde, yeni adresini tebliği çıkaran kazai mercie bildirmemiş olan muhatabın yeni adresi tebliğ memurunca da tespit edilemediği taktirde, tebliğ 35.maddenin 2. ve 3.fıkraları uyarınca yapılır. Tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır. Tebliğe bağlanan hukuki sonuçlar da bu tarihten itibaren doğar. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
    Aynı maddenin son fıkrasında, adresini değiştiren muhataba kazai merci tarafından daha önce bir tebliğ yapılmamış olsa bile, yeni tebliğlerin 2. ve 3.fıkraya göre yapılacağını istinaen kabul etmiştir. Bu halde, muhatabın daha önce tebliğ yapılan adresinin değiştirilmesi değil, değiştirildiği için tebliğ yapılamayıp, tebliğ evrakının iade edilmesine yol açan adres sebebiyle 2. ve 3.fıkranın uygulanması söz konusudur. (Timuçin, Muşul: Tebligat Hukuku, 2.Bası, İstanbul 2008, syf.108-113).
    Hemen belirtmelidir ki, tebligat ile ilgili Kanun ve Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla,  gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisi de daima göz önünde tutulmalıdır.
    Kanun ve Tüzüğün amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususların belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, Kanun ve Tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Tebligat Kanunu ile Tüzüğü’nde öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Nitekim, Kanunun ve Tüzüğün belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı yerleşik yargısal içtihatlarda da açıkça vurgulanmıştır.
    Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu"nun 31.03.2010 gün ve E:2010/6-140, K:2010/194 sayılı ilamında da benimsenmiştir. 
    Somut olaya gelince; Kadıköy 1.İcra Müdürlüğü"nün 2010/25963 esas sayılı takip dosyasında şikayetçi-borçlunun “..Cad. No:..Çanakkale” adresine gönderilen Örnek 10 Ödeme Emri, Tebligat Kanunu"nun 35.maddesine göre tebliğ edilmiş; tebliğ mazbatasında “7210 sayılı Tebligat Kanunu 35.maddesine göre tebliğ edildi. 18.01.2011” şerhine yer verilmekle birlikte mazbatada tebliğ memurunun adı ve imzasının da bulunduğu görünmektedir. Yerel mahkemenin direnme kararının gerekçesinde somut uyuşmazlıkta Tebligat Kanunu"nun 35.maddesinde 6099 Sayılı Kanun"un 9.maddesiyle yapılan değişikliğin, tebliğ işleminin yapıldığı 18.01.2011 tarihinden sonra (19.01.2011 tarihinde) yürürlüğe girmiş olması nedeniyle uygulanamayacağına ilişkin  direnmesi gerekçesi usul ve yasaya uygundur.
    Ne varki, borçluya yapılan tebligatın Tebligat Kanunu"nun 35.maddesine uyarınca tebligat yapıldığı belirtilmesine rağmen tebliğin ne şekilde yapıldığı, tebligat parçasının adresteki kapıya asılıp asılmadığı tebligat mazbatasına yazılmamıştır. Bu haliyle, ödeme emrinin Tebligat Kanunu"nun 35.maddesine göre, usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden bahsedilemez.
    Bu bakımdan, mahkemenin tebliğin usulüne uygun yapıldığına ilişkin direnme gerekçesi yerinde değildir.
    Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında bir kısım üyeler, Tebligat Kanunu"un 35.maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu, bu nedenle yerel mahkeme direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de; yukarıda belirtilen nedenlerle, anılan görüş, Kurul çoğunluğu tarafından kabul edilmemiştir.
    Şu durumda, borçlunun usulsüz tebligata ilişkin şikayeti kabul edilip, borçlunun sair şikayetleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, tebliğin usulüne uygun olduğundan bahisle şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
    Sonuç itibariyle; direnme kararının yukarıda belirtilen değişik  gerekçeyle bozulması gerekir.
    SONUÇ:Şikayetçi-borçlu A.B.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 Sayılı Kanunu"nun 29. maddesi ile eklenen “Geçici Madde 7” atfıyla aynı Kanun"un 366. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.12.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi