10. Hukuk Dairesi 2019/2068 E. , 2019/7655 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2017/17-2019/50
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, hükümde belirtilen gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 19.04.2016 tarihli karar, Dairemizin 14.11.2016 günlü ve 2016/10474 Esas, 2016/13726 Karar sayılı ilamı ile ""meslek hastalığına uğrayan sigortalıya %17 sürekli iş göremezlik derecesine göre 30.11.1998 başlangıç, 21.08.2002 onay tarihli gelir bağlandığı, sigortalının sürekli iş göremezlik derecesinin 18.04.2008 tarihinden itibaren %34.58’e yükseldiğinin anlaşılması karşısında davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının tespitinde de, anılan değişikliğin gözetilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Sürekli iş göremezlik derecesindeki yükselmeye bağlı olarak değişime uğrayan gelir, düşük iş göremezlik oranı nedeniyle bağlanmış olan başlangıçtaki gelir olup; gelir hesabındaki unsurlardan biri olan iş göremezlik oranındaki düşme karşısında, başlangıçtaki gelirin, değişen iş göremezlik oranına uyarlanması, buna göre de; peşin sermaye değerli gelirin, gelir başlangıç tarihi itibariyle, artan iş göremezlik oranına göre belirlenmesi; yeni oran üzerinden belirlenmiş olan peşin sermaye değerli
gelirden, gelir başlangıç tarihinden sürekli iş göremezlik derecesinin yükseldiği tarihe kadar ödenen gelirin, yüksek iş göremezlik oranı ile düşen iş göremezlik oranı arasındaki fark iş göremezlik oranına karşılık gelen miktarının düşülmesi gerekecektir. Öte yandan, başlangıçtaki gelir onay tarihinin esas alınması gereği de sürecektir.
Mahkemece; 30.11.1998 gelire giriş, 21.08.2002 onay tarihinde geçerli %34.58 sürekli iş göremezlik derecesine göre ilk peşin sermeye değerli gelir belirlenip, belirlenen bu miktardan 30.11.1998-18.04.2008 tarihleri arasında davacıya fark iş göremezlik derecesi %17.58’e karşılık gelen fiili ödeme miktarının mahsubu ile bulunacak miktara davalının kusur oranı uygulanmak suretiyle kurum alacağının hesaplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken..” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise, bozmaya uyulmuş ise de bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Mahkemece, 30.11.1998 gelire giriş, 21.08.2002 onay tarihinde geçerli %34.58 sürekli iş göremezlik derecesine göre Kurumca belirlenen ilk peşin sermeye değerli gelir ile sosyal yardım zammı toplamı olan 14.912,23 TL"den, 30.11.1998-18.04.2008 tarihleri arasında davacıya fark iş göremezlik derecesi %17.58’e karşılık gelen fiili ödeme miktarının kurumdan sorularak mahsubu ile bulunacak miktara davalının kusur oranı uygulanmak suretiyle kurum alacağının hesaplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 21.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.