6. Ceza Dairesi 2018/2999 E. , 2020/2169 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli yağma, Nitelikli yağmaya teşebbüs, Suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma/yardım etme, Silahlı suç örgütü kurma ve yönetme, Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanıklar... ve .... hakkında, zamanaşımı süresi içerisinde yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından bir hüküm kurulması olanaklı görülmüştür.
Tefhimle infaza esas kısa karar ile gerekçeli kararda, toplam 12 hüküm fıkrası bulunmasına rağmen, (2.) numara atlanmak suretiyle 13 fıkra halinde hüküm kurulması, mahallinde düzeltilmesi olanaklı maddi yazım hatası olarak kabul edilerek yapılan incelemede;
I- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma/yardım etme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıkların eylemlerine uyan 5237 sayılı TCK’nin 220/2-3-7. maddesinde düzenlenen suçların gerektirdiği cezaların türü ve üst sınırlarına göre; aynı Yasanın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık uzamış zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 20.09.2005 gününden inceleme tarihine kadar dolmuş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve savunmanları ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar hakkında bu suçtan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
II- Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında, katılan ...’a karşı nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; katılan ...’a karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma; sanıklar ... ve ...’ın yakınan ...’e karşı nitelikli yağmaya teşebbüs suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
15.04.2020 gün ve 13100 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinde yapılan değişikliğin, infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı görülmüştür.
Dosya içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Oluş ve dosya kapsamına göre; katılan ...’a karşı yağma eylemlerini silahla, birden çok kişi ile birlikte, konutta ve gece vakti gerçekleştiren sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...; yakınan ...’e karşı yağmaya kalkışma suçunu silahla, birden çok kişi ile birlikte, gece vakti işleyen sanıklar ... ve ... haklarında TCK"nin 149/1. maddesinin (a-c-d-h) bentleri uyarınca temel cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Koşulları bulunmadığı halde, sanıklar hakkında TCK"nin 58/9. maddesinin uygulanması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ..., ... ve savunmanları ile sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, ilk derece Mahkemesi tarafından ceza maddesinin alt ve üst sınırları arasında TCK"nin 61. maddesi uyarınca belirlenen temel cezanın oransal olarak yerinde olduğu dikkate alındığında, bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak; yağma suçlarına ilişkin hüküm fıkralarında; katılan ...’a karşı yağma suçundan kurulan hükümde temel cezanın belirlenmesine ilişkin olarak yer verilen (TCK"nin 149/1-a, c, f, g, h); yakınan ...’e karşı yağmaya kalkışma suçundan kurulan hükümde yer verilen (TCK"nin 149/1-c, d, f, g) maddelerinin metinden çıkartılıp, yerlerine “TCK"nin 149/1-a, c, d, h” maddesinin eklenmesi; sanıklar hakkında TCK"nin 58/9. maddesinin uygulanmasına ilişkin fıkraların hükümden çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün tebliğnameye kısmen aykırı olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III- Sanık ... hakkında silahlı suç örgütü kurma/yönetme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp, bir suç örgütünde organik ve hiyerarşik ilişki hakimdir. Bu ilişki dolayısıyla örgüt mensupları üzerinde hakimiyet teşkil eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmalıdır. Örgütün varlığı için suç işleme amacıyla etrafındaki fiili birleşme ve niteliği itibariyle devamlılık aranmalıdır. Üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan suçları işlemeye elverişli olmalıdır.
Bir suç örgütünün varlığında hiyerarşik ve komplike yapılanma içinde bulunan örgütten ayrılamama ve örgütün istediği şekilde hareket etme ve yaşama zorunluluğu tespit edilmelidir.
Tam bir işbirliği ve eylem paylaşımı anlayışı çerçevesinde en az üç kişi tarafından kurulan ve bünyesinde hiyerarşik ilişki taşıyan süreklilik ve devamlılık gösterecek şekilde yapılanan baskı, yıldırma, sindirme ve zorlama yöntemlerini kullanarak korkutucu topluluk olarak tanımlanabilir.
Suç örgütünün varlığının ispatı tartışmalı konudur. 220/1. maddesi suç örgütünün varlığı için aranan amaç suçlar ve elverişli vasıtaların tesbiti yönünden yargılamanın geniş yapılacağı ileri sürülebilir. Suç örgütünün hiyerarşik yapısını çözmek ise hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık-üstlük ilişkisinin bunun yanında suç işleme ilişkisinin devamlılığının ve bu konudaki kararlılığının anlaşılması yeterlidir.
Bir suç örgütünün varlığı için hiyerarşik yapılanmanın amaç suçları işlemede devamlılığını gösteren somut deliller örneğin emir- komuta zincirini ortaya koyan temel yapılanma buna ilişkin şüpheli sanık ve tanık beyanları ve/veya telefon, ortam dinleme kanıtları ile teknik araçlarla tespit edilen verilere ve net bulgulara ulaşılmalıdır. Yalnız yasal düzenlemeleri tekrar ve yorumu ile suç örgütü varlığı kabul edilemez.
Ayrıca işlenen suç ve/veya suçların örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda ve/veya örgüt yönetici veya örgüt üyesi tarafından şahsi nedenle olsa bile suç örgütünün gücünden ve imkanlarından yararlanarak mı işlendiği belirlenmelidir.
Hal böyle olunca; suç örgütü kavramının ne olduğu unsurlarının ve tespiti, önemli olduğu kadar hangi suçların suç örgütünün amacı ve faaliyeti kabul edileceği veya edilemeyeceğinin belirlenmesi gerekir.
Suç örgütü yöneticisi bizzat veya bir başka örgüt mensubu ile müşterek fail olarak suç işlediğinde ya da bir örgüt mensubuna talimat vererek suç işlemeye azmettirerek örgüt yöneticisi olmanın sağladığı üstünlük nedeniyle azmettirici olmakla birlikte (fail) sayılıp cezalandırılması gerektiğinde örgüt yöneticisi asıl fail ve belki de azmettiren olarak ceza alacaktır.
Örgüt yöneticisi bizzat, azmettiren olarak katılmadığında örgüt mensuplarının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen tüm suçlardan örgüt yöneticileri ve örgüt mensupları üzerinde kurduğu hakimiyet, kontrol, talimat, hiyerarşi ve emir-komutanın bir sonucu olarak uygulanır. Bu hükümle farazi bir azmettirme düşünülmüştür. TCK"nin 220/5. maddesinin gerekçesi bu sorumluluğu açıklamaktadır. Elbette bu durumda örgüt yöneticisinin somut olayda örgüt üyesi ve işlenecek amaç suç üzerinde hakimiyet, kontrol, bilgi ve yönlendirme güç ve yetkisinin olması halinde uygulama alanı bulacaktır. Bu alanı daraltma değildir. En azından müdahale edip suçun işlenmesinin önüne geçebilecek bilgi ve etkisinin olmasının veya yönlendirebilme konusuna yeterli hakimiyeti bulunması ya da örgütün üzerinde genel bir etki gücünün ya da bölgesel de olsa (onay makamı) konumunun olması aranmalıdır. Bu da kanunun gerekçesinde açıkça vurgulanmıştır. (Suç örgütü) hiyerarşisi, devamlılığı, disiplini olan ve devlet içinde devlet olmayı hedefleyen toplumu etkileyen düzeni geniş çapta bozan suç işleyen kendine göre kurumsallaşmış karmaşık bir yapılanma ağını kapsar. Çete kavramı ise nispeten küçük, gevşek hiyerarşik yapılanma ve disiplini olan bir veya birkaç suç işlemeye niyetlenen ancak bu konuda profesyonel taktik ve yöntemler izlemeyen, aracılık yapan daha ziyade sokak yapılanması niteliği taşıyan devlet içinde devlet olmaya hareket etmeyen mahalli suçlar işleyen yapılanmalar için kullanılabilir. Çete bağımsız bir suç tipi değildir. Örgüt suçlarında bir unsur fikir alış verişinde bulunup paylaştıkları, plan ve program yapıp eylem hazırlığı yaptıkları zeminin de bu özelliği ile yerleri olmalıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 3.4.2007 gün, 2006/253, 2007/80 sayılı kararında bu husus vurgulanmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında; suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçundan hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanık Sanık ...’ın, devamlılık içeren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacı ile diğer sanıklarla bir araya geldiğine, aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve sanık faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ederek örgütüne yarar sağlama maksadıyla eylemlerini gerçekleştirdiğine ilişkin, tüm dosya kapsamında kesin, inandırıcı, somut bir kanıt bulunmadığı dikkate alınıp, atılı suçtan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 23/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.