
Esas No: 2019/5641
Karar No: 2019/7629
Karar Tarihi: 17.10.2019
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/5641 Esas 2019/7629 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2013/242-2018/57
Dava, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılamada, ilamında belirtildiği üzere davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen 14/11/2011 tarihli karar Dairemizin 08/03/2013 tarihli ve 2012/2806 E. - 2013/4299 K. sayılı ilamı ile “... mahkemenin, davalının 2926 sayılı Yasanın 36. maddesi kapsamında prim tevkifatı yapma yükümlülüğü bulunmadığına ilişkin gerekçe yeterli olmayıp; mahkemece; tarafların sunacağı kanıtlarla birlikte davayı aydınlatıcı tüm bilgi ve belgeler getirtilmeli, uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan, kendisinden ürün satın alınan kişilerin sigortalı olup olmadıkları, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna prim veya kesenek ödeyip ödemedikleri ile buralardan gelir veya aylık alıp almadıkları, 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılıkları bulunup bulunmadığı ile prim ödeme yükümleri olup olmadığı, prim ödeme yükümlüsü olanlar yönünden de ürün bedellerinden yapılması gereken tevkifat tutarını açıklıkla belirleyen rapor almak ve yapılacak irdeleme sonunda elde edilecek sonuca göre karar vermek olmalıdır. ...” gereğine işaret edilerek, bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise, bozmaya uyulmuş ise de, bozma kapsamında mahkemece aldırılan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında önceki bozmamız doğrultusunda uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan, kendisinden ürün satın alınan kişilerin sigortalı olup olmadıkları, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna prim veya kesenek ödeyip ödemedikleri ile buralardan gelir veya aylık alıp almadıkları, 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılıkları bulunup bulunmadığı ile prim ödeme yükümleri olup olmadığı, prim ödeme yükümlüsü olanlar yönünden de ürün bedellerinden yapılması gereken tevkifat tutarını açıklıkla belirleyen rapor almak ve yapılacak irdeleme sonunda elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.