Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4
Karar No: 2021/746
Karar Tarihi: 16.09.2021

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4 Esas 2021/746 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/4 E.  ,  2021/746 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.02.2013 tarihinde verilen dilekçeyle elatmanın önlenmesi ve kal, davalı tarafça savunma yoluyla temliken tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davacının elatmanın önlenmesi talebinin reddine, davalının temliken tescil isteminin kabulüne dair verilen 16.02.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından talep edilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulü ile davacının elatmanın önlenmesi talebinin kısmen kabulüne, davalı ..."un temliken tescil talebinin reddine dair verilen kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

    KARAR

    Dava, elatmanın önlenmesi ve kal; savunma yoluyla da TMK’nın 725. maddesine dayanan taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil, istemlerine ilişkindir.
    Davacı, maliki olduğu 2220 parsel sayılı taşınmazına, komşu 2219 parsel sayılı taşınmazın maliki ve kullanıcısı olan davalıların, tuğla ve taş duvarla çeşitli ebatlarda kömürlük ve depo şeklinde binalar yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek davalıların taşınmaza elatmalarının önlenmesine ve tecavüzlü yapıların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar vekili, ... ve Mevlüt Uzun yönünden malik olmamaları nedeniyle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, komşu taşınmazın ve üzerindeki her türlü yapı ve müştemilatın davalı ...’a ait olduğunu, davalı ..."un 2219 parsel sayılı taşınmazı 26/08/1986 tarihinde satın aldığını, kadastro yenileme çalışmaları ile taşınmazın bulunduğu yerde yüzölçüm hataları yapıldığını ve kaymalar meydana geldiğini, ölçüm yapılırken taşınmaz üzerindeki ev ve yapıların dikkate alınmadığını, taşınmazların yenileme çalışmalarının yapıldığı 1994 yılı öncesinde birbirlerine tecavüzlü olmadığını, üzerlerindeki yapı ve evlerin 1994 yılından önce yapıldığını, sonradan yapılan yenileme çalışmaları ile tecavüzlü hale geldiğini davalı ..."un komşu parsele tecavüz etmediğini, kötüniyetli olmadığını savunmuştur.
    Davalı ... vekili, 07/04/2014 tarihli dilekçe ile, yıkımın fahiş zarar doğuracağını, iyiniyetli olduklarını ve TMK"nın 725 ve devamı maddeleri koşullarının oluştuğunu, yıkım yönünde kanaat oluşursa tecavüzlü kısmın bedelini ödemeye hazır olduklarını belirterek temliken tescil talebinde bulunmuştur.
    İlk derece mahkemesince; davalıya ait tecavüzlü kısım yıkıldığında evin kullanımının imkansız olduğu, evin tamamının zarara uğrayacağı, müştemilatın değeri ve müştemilatın bulunduğu kısımdaki davacıya ait arazinin değeri karşılaştırıldığında müştemilatın değerinin daha yüksek olduğu gerekçeleriyle, elatmanın önlenmesi ve yıkım talebinin davalılar ... ve ... yönünden husumet nedeniyle reddine, davalı ... yönünden esastan reddine, davalı ..."un temliken tescil talebinin kabulü ile, 119,76 m2"lik kısmın ifraz edilerek 2219 parsel ile birleştirilerek tapuya tesciline karar verilmiştir.
    Davacı ve davalılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, 2220 ve 2219 parsel sayılı taşınmazların tesis kadastrosu ile 1360 m2 olarak tapuya tescil edildiği, 13.01.1994 tarihinde taşınmazların yenilemeye tabi tutulduğu, davalılardan ...’a ait 2219 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapıya 30.06.1989 tarihinde ruhsat ve yapı kullanma izin belgesi verildiği, 2219 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ve davacıya ait 2220 parsel sayılı taşınmaza krokide (C) harfi ile gösterilen kısmı taşkın olan yapının yenileme kadastrosundan önce yapıldığı, 09.11.2017 tarihli fen bilirkişisi raporuna göre anılan yapının yenileme öncesinde de taşkın olduğu, kadastral sınıra göre taşkınlığın daha fazla olduğu, yenileme ile oluşan çapa göre davalılardan ...’a ait binanın (C) harfi ile gösterilen 2,887 m2"lik kısmının davacıya ait taşınmaza taşkın olduğu, taşkınlığın yenileme kadastrosundan kaynaklanmadığı, imar uygulaması yapılırken yenileme ile oluşan yeni sınırlar değil, hatalı olan kadastral sınırın esas alındığının belirlenmiş olduğu, davalı tarafça savunma yoluyla talep edilen temliken tescil talebine gelince, davacıya ait 2210 parsele tecavüzlü olduğu tespit edilen (B), (E) ve (F) harfleriyle gösterilen kısımlar üzerinde bulunan duvar ve deponun sabit yapı niteliği bulunmadığı gözetildiğinde temliken tescil talebine konu olamayacağı, (C) harfiyle gösterilen ve davalı ...’a ait üç katlı binanın 2,887 m2 lik kısmı taşkın olan kısım yönünden ise temliken tescil talebinin en önemli koşulu olan iyiniyetli yapılanma durumunun sözkonusu olmadığı, davalı ... tarafından binanın yapımı sırasında ölçüm yaptırılarak maliki olduğu 2219 parsel sınırı içine binanın yapıldığına ilişkin bir ölçüm krokisi ibraz edilemediği, dosyadaki ölçüm krokisinin davacı ve dava dışı kişilerin yapılarına ilişkin olduğu, bu kısım yönünden de temliken tescil koşullarının oluşmadığı gerekçeleri ile, 1-Tarafların istinaf talebinin kabulüne, 2-... Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/02/2017 tarihli 2013/35 Esası 2017/173 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, a)Davanın kısmen kabulüne, davacıya ait 2210 parsel sayılı taşınmaza 09/11/2017 tarihli fen bilirkişisi raporu krokisinde B, C, E ve F harfleri ile belirlenen toplam 119,756 m² yere davalı ..."un müdahalesinin men’ine bu kısımlar üzerindeki muhtesat ve duvarın yıkımına, b)Davalılar ... ve ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, c)Davalının temliken tescil talebinin reddine, karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2-Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
    Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
    Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
    Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
    TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
    a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
    TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
    Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
    b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır.
    TMK’nın 725. maddesinde “durum ve koşulların haklı kılması” şeklinde ifade edilen husus uygulama ve doktrinde inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybının karşılaştırılması şeklinde değerlendirilmektedir. Kastedilen değer sadece taşılan arazinin değerinden ibaret değildir. Bu değerin içinde arazi sahibinin taşılan kısım dışında kalan arazisinin uğrayacağı değer kaybı da vardır. Arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybı uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle TMK’nın 4. TBK’nın 50. maddesi uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi önleyecek biçimde dava tarihine ve objektif esaslara göre tespit ve takdir edilmelidir. (Objektif koşul)
    c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
    Taşkın inşaatın yıkılması gerekmiyorsa, mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda belirlenecek bedel arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmelidir.
    d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    Somut olaya gelince; Bölge adliye mahkemesince, bilirkişi raporunda (C) harfiyle gösterilen ve davalı ...’a ait üç katlı binanın 2,887 m2 lik taşkın olan kısmı yönünden, temliken tescil talebinin en önemli koşulu olan iyiniyetli yapılanma durumunun sözkonusu olmadığı gözetilerek, bu kısım yönünden de temliken tescil koşullarının oluşmadığı gerekçeleri ile davalı ...’un irtifak hakkı kurulması veya temliken tescil talebinin reddine karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 13.01.1994 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunun 22.maddesinin (a) bendi uyarınca uygulama çalışmasının yapılmış olması, tesis kadastrosu ile yapılmış olan tespit ve sınırlandırmanın hatalı olduğunu ve yetersiz kaldığını göstermektedir. 3402 sayılı Kanunun 22/a maddesine göre yapılan uygulama sonucunda halen taşkınlık var ise de, bu durum davacının kötü niyetli olduğunu söylemek için yeterli değildir.
    Mahkemece, bilirkişi raporunda (C) harfiyle gösterilen ve davalı ...’a ait üç katlı binanın 2,887 m2"lik taşkın olan kısmı yönünden, TMK’nın 725. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı araştırılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken; değinilen hususlar göz ardı edilerek, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 371. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dosyanın ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 16.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.












    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi