10. Hukuk Dairesi 2018/5948 E. , 2019/7608 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2016/64-2018/278
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, keseci olarak, davalı işverenin işlettiği “... Hamamında” 20.12.2005 - 01.05.2013 tarihleri arasında sürekli çalıştığını, hizmetlerinin tespitini talep etmiş Mahkemece; davacının isteğinin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. ve 5510 sayılı yasanın 86. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 03.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; işyerinin 2002 yılından beri işletildiği, işyerin davalı Kurum tarafından 20.01.2010 tarihinde kapsama alındığı, davacının, uyuşmazlık konusu dönemde davalı işyerinden veya başka bir işyerinden bildirimli çalışması bulunmadığı, dinlenen davacı tanıklarının davacının çalıştığı, dinlenen bir kısım davalı tanıkları ise arasıra yardım amaçlı çalıştıkları, bir kısım tanıklar hiç çalışmadığı yönünde bir biriyle çelişir şekilde beyanda bulundukları, ihtilaflı dönemde çalışan bordro tanığı ...’nün re"sen tespit edilerek dinlenilmediği, komşu işveren çalışanları ve işverenlerin tespit edilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; özellikle talep konusu dönemde bildirimli çalışması olan bordro tanığı ..."nün bilgilerine başvurulmalı, Belediye Başkanlığından komşu işyeri ruhsat sahipleri, vergi dairesi müdürlüğünden komşu işyeri mükellefleri ve Sosyal Güvenlik Kurumundan komşu işyeri işveren ve çalışanları tespit edilmeli ve var ise komşu işyeri muhtarlık kayıtları celp edilmeli, bir kısım tanıkların yardım amaçlı çalıştığı yönündeki beyanları karşısında çalışmanın tam zamanlı mı kısmı zamanlı mı çalıştığı, çalışma kısmı zamanlı ise ne zaman çalıştığı belirlenerek gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.